SERBEST BİNİŞ

Eğitmen binicinin hazır olduğuna karar verdiğinde serbest biniş başlar. Serbest binişte ilk olarak adetada atın yürüyüşleri hissedilmeye çalışılır. Kalkış, duruş ve dönüşlerdeki baldır, dizgin ve ağırlık yardımları pekiştirilir. Daha sonra süratliye geçilir. Süratlide tüm bunların yanı sıra doğru ayakta oturmak gösterilir. Binici süratlide de doğru pozisyon ve dengeyi koruduğunda bir üst aşama olan dörtnala geçilir. Dörtnalda ilk olarak atın doğru ayakta dörtnala kaldırılması ve atın adımları ile uyumlu olarak sürüş temposunun yakalanması öğretilir.

ACİL YARDIMLAR
At baldır yardımlarına duyarsız kalarak temposunu arttırmıyorsa, ayaklar kolondan biraz uzaklaştırılarak hızlı bir şekilde atın karnına vurulur. At yanıt verene kadar aynı hareket tekrarlanır. Benzer şekilde at normal dizgin ve ağırlık yardımlarına duyarsız kalarak temposunu düşürmüyorsa dizginler sıkılaştırılır, eyere iyice oturulur, güçsüz olan el eyerin önünde sabit tutularak diğer el hafif yukarı kaldırılarak dizginler çekilir. Atı sakinleştirecek ses yardımları da kullanılabilir.
Tüm biniş stillerinde ve biniciliğin her aşamasında atı anlamak ve hissetmek çok önemlidir. Bunun için sadece at üzerinde değil, diğer zamanlarda da at ile vakit geçirmek faydalıdır.

SAĞ YAN – SOL YAN VE DOĞRU AYAK
Manejde binerken duvar (çit) tarafında olan tarafınız dış, maneje bakan tarafınız ise içtir. Sağ tarafınız içteyse sağ-yan, sol tarafınız içteyse sol-yan biniyorsunuz demektir. Süratlide at dış ön ayağını ileri attığında kalkmalı, iç ön ayağını ileri attığında ise oturmalısınız.
Dörtnalda atın iç ön ayağı ileride olmalıdır. Eğer böyle değilse at ters dörtnal yapıyor demektir. Atı doğru ayakta dörtnala kaldırmak için dış baldır kolonun gerisine alınarak iç baldır ile sürülür. Acemi at ve binicilerde atın köşelerde veya dönüş üzerinde dörtnala kaldırılması doğru ayakta dörtnalı sağlamak için yardımcıdır.

YAN DEĞİŞTİRME VE DÖNÜŞLER
Atın sürekli aynı yanının çalıştırılması atın sadece bir tarafının gelişmesini sağlayacağından belli aralıklarla yan değiştirilmelidir. Manejde yan değiştirme genellikle bir köşeden çaprazlama olarak diğer köşeye gidilerek yapılır. Köşelerde ve dönüşlerde dış baldır kolonun gerisine alınarak iç baldır ile at ileri doğru sürülür. Aynı zamanda dış dizgin atın boynuna yaslanarak iç dizgin hafifçe içe doğru açılır. Böylece atın sırtının kavislenmesi sağlanmış olur. Daire üzerinde binişlerde de aynı yardımlar uygulanır.

DENGELİ BİNİŞ
İyi bir denge başarılı bir binişin anahtarıdır. Bu bölümde eyerdeki temel pozisyonları sağlamak için neler yapılması gerektiği açıklanacaktır. Temel pozisyonları kavradıktan sonra, bunları üzengileri kısaltarak veya uzatarak değişik biniş türlerini uygulamak mümkündür. Örneğin; dresaj da ağırlığınızın büyük kısmı eyerde olacağından daha uzun üzengilerle binmeniz gerekir. Ancak atlamada hafif bir oturuş sergilersiniz ve ağırlık bacaklarınızda olduğundan daha kısa üzengilerle binmeniz gerekebilir. Altın kural atın hareketleri ile uyum içinde olarak etkili yardımları verebilmek ve sağlam durabilmektir. Daha iyi bir binici olabilmek için at ile empati geliştirmeniz , nasıl hareket ettiğini hissetmeniz, tüm eğitim çalışmalarını anlamanız ve iyi bir iletişim becerisine sahip olmanız gerekir. Bu bölümdeki tüm egzersizleri uygulayarak başlangıç seviyesindeki bir biniciden daha usta bir binici haline gelebilirsiniz.

DENGEYİ ANLAMAK
Biniş esnasında 3 tür denge üzerinde çalışmalısınız: kendi dengeniz, atın dengesi, siz ve atın birlikte olan dengesi. Dengeli pozisyon ne tür aktivite yaptığınıza bağlıdır.( dresaj veya atlama) Atın dengesi ise eğitim seviyesine bağlıdır. Dengenin nasıl oluştuğu ve sizin katkınız at ile sağlıklı bir ortaklık kurmanın temelidir.

ATIN DOĞAL DENGESİ
Duran bir atın ağırlık merkezi kolon yakınındadır. At ağırlığının yaklaşık %60’ını ön ayaklarına verir, % 40’ını ise arka ayaklarına verir. Daha iri yapılı atlarda bu oran %66 , %44 olarak değişebilir. Atın hareket halindeyken dengesini anlamak da önem taşır. Atın omurgasının şekil değiştirmek için sınırlı bir yeteneği vardır. Dolayısıyla atın ağırlık merkezi hareket halindeyken diğer hayvanların aksine fazla değişmez. Dörtnal yapan bir yarış atında özellikle bitiş çizgisinde ağırlık merkezi ileri kayar. Dresaj da, iyi eğitimli bir at ağırlığının %50’sinden fazlasını arka ayakları üzerinde taşır.

BİNİCİNİN DENGEYE ETKİSİ
Üzerinde binici varken atın ağırlık merkezi, atın kendi ağırlık merkezinden yaklaşık %10 daha yukarıda , ancak aynı hizadadır. Ağırlığın oransal dağılımı ise aynıdır. ( Ancak atın fuleleri ve gidişi binici olduğunda binicisiz halinden farklıdır.) Eğer binici hafif oturuşta ise , ağırlık bacaklar aracılığı ile üzengi demirine kayar. Üzengi demirleri, üzengi kayışları ile eyere bağlıdır. Bundan dolayı binicinin ağırlığının büyük bölümü cidagonun her iki yanındaki (üzengi kayışlarının eyere bağlandığı nokta) bu merkezde bulunur. İyi yapılı bir eyer bu ağırlığı biraz dağıtacaktır ; ancak ağırlığın çoğunluğu hala ileride kalacaktır.

SAĞRIYI KULLANMA: At eğitiminde arka bacakların ağırlığın çoğunluğunu taşıması istenir. Bunun amacı atın doğal fulelerini kısıtlamadan , ön ve arka bacakların eşit ağırlık taşımasını sağlamaktır. Bu çalışma adi süratlide ( atın adımları, binicinin ağırlığını arkaya kaydırsa da) atın biniciyi rahatça taşımasını sağlar. Ağırlık dağılımı eğitimle ayarlandıkça atın ağırlık merkezi hafif geriye kayacaktır. Bu aşamada binicinin ağırlığını tamamen eyere vermesi at için daha kolaydır. (Dresajda olduğu gibi ) Çünkü binicinin ağırlık merkezi, atın ağırlık merkezinin bulunduğu noktada olacaktır. Ancak at engel atlıyorsa atın ağırlık merkezini yakalayabilmek için binicinin ağırlığını daha çok bacaklarına vermesi gerekir. Düz bir hatta ilerlerken atın ön ve arka bacaklarının dengede olmasının yanı sıra binicinin ve atın ağırlıklarının dikey bir çizgide aynı hizada olması ve atın her iki yanına eşit ağırlık verilmesi gerekir. At köşeyi dönerken ise ağırlığını hafifçe içe verecektir. Binici de atın dengesini koruyabilmesi için bu ağırlık dağılımına uymalıdır. Ağırlığın içe verilmesi, ata bu yöne gitmek istediğinize dair sinyal verecektir. Ancak ağırlığın tamamının içe verilmesi atın dengesini bozacak ve bunu telafi etmek için at aksi tarafa yönelecektir. At köşede içe yatsa dahi eyer merkezde kalmalıdır.

Dresaj Dengesi: Ağırlığı oturuşunuza verin. Omuz, kalça ve topuk aynı hizada olmalıdır.

Atlama Dengesi: Ağırlığı baldırlarınıza vererek dengeyi koruyun. Dizler ve ayak burunları aynı hizada olmalıdır.

EĞİTİMİN AŞAMALARI

Acemi bir at, ağırlığını ve adi süratlide biniciyi ön ve arka bacaklarıyla eşit olarak taşıması konusunda eğitilebilir. İleri seviyede eğitimle ağırlığını daha fazla arka ayakları üzerinde taşıması öğretilir ve at ayaklarını karnına çekerek yürür (Dresaj’da olduğu gibi).

ÜZENGİ BOYUNUN AYARLANMASI
Belirli bir üzengi boyunun seçilmesi tamamen uygulamaya göre değişir. Dresaj’da binicinin ağırlığının çoğu eyer üzerindedir ve denge oturuşla sağlanır. Bunu yapmak uzun üzengi ile daha kolaydır. Ancak baldırlar her zaman at ile temas halinde olmalıdır ;çünkü ancak bu temas ile baldır yardımları verilebilir. Engel atlamada binicinin ağırlığı her zaman eyer üzerinde değildir. At engel atlarken ağırlık merkezini at ile aynı hizaya getirmek için binici baldır desteğini kaybetmeden ağırlığını eyerden kaldırabilmelidir. Bu nedenden dolayı üzengilerin daha kısa olması gereklidir. Daha hızlı giderseniz emniyette olmak için üzengi boyunu biraz daha kısa tutmalısınız. Bu sizin ağırlık merkezinizi daha aşağıda tutacaktır. Dresaj’da üzengi uzunluğu engel atlamaya göre 2 ya da 3 delik daha uzundur. Ne kadar uzun olacağı atın genişliğine bağlı olarak değişir.

  • DRESAJ
  • ENGEL ATLAMA
  • YANLIŞ ÜZENGİ BOYU
  • YARDIMLARI VERMEK
Atın sizi anlaması için baldır yardımlarının verildiği nokta önemlidir. Atı ileri yürütmek için verilen baldır yardımları aynı noktaya temas etmelidir. Uzun üzengiyle binerken bacak yardımları baldırlarla verilir. Kısa üzengi binerken ise baldırın alt kısmı ile verilir.

DENGE İLE İLGİLİ YANILGILAR
At ve binicilerin potansiyellerinin tam olarak kullanılmasını engelleyen 2 yanılgı vardır: Birincisi; binicinin atı dizgin teması ile desteklemesi ve denge kaybını önlemesidir. Hatırlanmalıdır ki at biniciyi taşımakta ve binicinin atın dengesini sağlaması fiziksel olarak mümkün değildir. Atın dengesini ancak doğru hız ve itiş gücü ile korumasını sağlayabilirsiniz.

İkinci yanılgı ise; atın dengesini atın gidiş şekline bakılmaksızın ağırlığı eyerin gerisine doğru vererek geliştirilebileceğidir. Ancak bu atın sırtını kullanmasını ve baş-boyun almasını engelleyici bir unsur olabilir. Daha ileri noktada, binicinin ağırlığının atın arka ayaklarının üzerinde olması, ardların fazla yükten dolayı sakatlanmasına sebep olabilir. Arka ayakların daha fazla ağırlık taşımasını sağlayacak tek yol, düzenli çalışma ve eğitimdir. Atın atletik olarak geliştirilmesi ve itiş gücünün arttırılması binicinin ve atın ağırlığını geri alacaktır. Eğer at dengesini kaybederse kendiliğinden yeniden denge sağlayabilmek için yavaşlayacaktır. Binicinin atı teşvik etmesi gerektiği konu budur. Atın ağırlığının ileride olması ise atın ön ayaklarının sakatlanma riskini arttırır. At daha eşit dağıtılmış bir denge sağlamayı önledikçe ön ayakları üzerindeki baskı azalır. Bu da atın çalışma hayatını uzatır. Ön ayaklardaki yıpranmanın üstesinden gelmenin kolay yolu yokuş yukarı tırmanmaktır. Küçük tepeler atın doğal dengesini sağlaması için değerli bir kaynaktır.

DENGE VE DURUŞ
Dengenizi değiştirmek için eyerdeki şeklinizi değiştirmeniz gerekir. Denge kurmak yapılacak aktiviteye bağlıdır. Ancak temel pozisyonu sağladığınızda buna göre ayarlamalar yapabilirsiniz. Her şekilde dizden ayak tarağına kadar olan kısım düz bir çizgide olmalıdır. Bu şekilde bacağınız atın en dar kısmında olacak ve güvenli bir duruş sergileyeceksiniz.

TÜM AKTİVİTELERE UYGUN DURUŞ
İyi bir temel biniş duruşunun en büyük yararı daha uzun ve daha kısa üzengiyle binmeye kolay adapte olunabilmesidir. Baldır kolon üzerindeyken diz ile ayak tarağı arasındaki dikey çizgi yukarı ve aşağı gider. Hangi eyer kullanılırsa kullanılsın kolon aynı yerdedir. ( atın gövdesinin en dar kısmında ) Baldırın kolon hizasında tutulması üzenginin boyu ne olursa olsun atın bacak yardımlarının verildiği hassas olan noktaya temas edilmesini sağlar. Örneğin; çok amaçlı eyer kullanılan dresaj binişinde binici omuzlarını kalçasıyla aynı hizada tutarken diz ile ayak tarağı arasındaki dikey çizgiyi ( kolona paralel ) korumaktadır. Baldırlar atın hassas bölgesine yakın temas halindedir. Bu duruş başlangıç seviyesindeki biniciler için temel pozisyondur. Üzengiler uzatıldığında ise baldırlar atın karnına gelecek ve at ile temas etmeyecektir. Ancak dresaj eyeri kullanılırsa uzun üzengi ile de baldırlar kolon üzerinde ata temas edebilir. Çünkü dresaj eyerinde oturuş daha ileridedir. Bu pozisyonda omuz, kalça ve topuk aynı hizada olacaktır.

ÜZENGİLERİN AYARLANMASI
Üzengiler engel atlama için kısaltıldığında oturuş eyer üzerinde geriye, omuzlar ise ileriye kayar. Bu duruş klasik engel atlama duruşudur. Üzengi kısaltıldıkça keskin dönüşlerde dengeyi korumak ve baldır yardımlarını vermek zorlaşır. Ancak atlayış esnasında, kalkışta ve inişte dengeyi korumak kolaylaşır.

DENGELİ DURUŞLAR
Temel Dresaj Pozisyonu: İyi bir denge kollarınıza hareket özgürlüğü verir. Oturuş eyerin en derin noktasındadır. Hafif ileri eğilerek ağırlığınızı bacaklarınıza verdiğinizde hafif süratli pozisyonu alırsınız. İleri Seviye Dresaj Pozisyonu: Üzengiler uzun, bacaklar aşağı doğru uzatılmıştır. Tüm çalışmalarda binicinin omuz, kalça ve topuğu aynı dikey hat üzerindedir. Bu pozisyon dresaj eyerinde sağlanır. Eğer baldır teması kaybedilirse üzengiyi kısaltın. Klasik Engel Atlama Pozisyonu: Binicinin omuzları dizlerle aynı hizada, ağırlık ise oturuşta değil bacaklardadır. Üst gövdeyi öne doğru vererek ağırlığınızı eyerden kaldırıp bacaklarınıza verin. At engeli atlarken dizler sabit kalmalı, at dizlerin etrafında hareket etmelidir. Engel Atlama Pozisyonu: At ilerledikçe sırtını kullanarak daha fazla ağırlık taşıyabilir. Böylece eyere biraz daha fazla ağırlık verebilirsiniz. Ağırlığınızı atın sırt hareketiyle birlikte eyere verin. Kalkış esnasında ağırlığın eyerden bacaklara taşınması iyi bir vücut kontrolü gerektirir.

ATLA BİRLİKTE HAREKET ETME
Eyerde atla birlikte uyum içinde hareket ediyorsanız dengeyi koruyabilmek mümkündür. Bu fiziksel birlik atın doğal hareketini desteklemek, yardımları vermek ve güvenli bir oturuş için çok önemlidir. Eğer atla uyum içinde değilseniz iletişim bozulur ve kendinizi eyerden fırlamış gibi hissedebilirsiniz. Atın hareketleri ise yürüyüşüne bağlı olarak değişir.

ADETA: Adetada atın sırt, boyun ve baş hareketleriyle birlikte hareket edilmelidir. Sırt arka bacaklarla hareket eder ve oturuş her adımda bir ileri bir geri gider. Kendinizi eyere bırakarak oturuşunuzun hareketine izin verdiğinizde ileri-geri salınmayı hissedersiniz. Aynı zamanda atın başı her arka bacak hareketinde ileri-geri hareket edecektir. Kollarınızın bu hareketle birlikte ileri-geri gitmesine , omuz ve dirsek eklemlerinizin açılıp kapanmasına izin verin. Eğer kollarınız sabit kalırsa dizgin teması atı kısıtlayabilir. Doğal hareketi cesaretlendirebilmek için dizgin temasını hafifletin.

SÜRATLİ: Süratlide atın başı daha az hareket eder , dolayısıyla sabit bir dizgin teması sağlamak daha kolaydır. Hafif süratlide atla birlikte olmak zor değildir. Çünkü atın sırtı yükseldikçe eyerden kalkarsınız. Ancak adi süratlide oturuşta binicinin bel kontrolünün iyi olması gerekir. Bazı biniciler adi süratlide geriye doğru yaslanarak eyerdeki oturuşlarını dengelerler. Ancak bu süratliyi bozar. Adi süratlide atın sırtına daha fazla yük biner. At baş-boyun aldıkça süratli daha iyi olacak ve oturuş daha rahat olacaktır.

DÖRTNAL: Dörtnalda binici atın ayağı yerden kesilip yere bastıkça oluşan yükselme ve alçalma ile birlikte hareket eder. Eğer binicinin oturuşu dörtnal adımları ile birlikte hareket ederse bu dörtnalı geliştirecektir. Atın dört ayağının da yerden kesildiği noktada oturuşunuz ileri ve yukarı hareket etmeli, atın ayağı yere bastığında ise geri hareket etmelidir. Oturuşunuzun omuzlarınızın altında hareket etmesine izin vererek tüm vücudunuzun sallanmamasına çalışın. Aynı zamanda atın baş ve boynu dört ayağının yerden kesildiği noktada ileri uzanacağından elleriniz de aynı hareketle birlikte ileri-geri gidip gelmelidir. Dörtnalda atla birlikte hareket edebilmek için oturuşunuzun saatin aksi yönünde küçük daireler çizdiğini hayal edin. Oturuş, dairenin alt noktasına atın ileri ön bacağı yere değmeden hemen önce ulaşır.

DAHA İYİ BİR BİNİCİ OLMAK

Eğer eyerde dengeli bir oturuşa sahipseniz daha rahat ve daha güvenli olursunuz. İyi bir pozisyonla aynı zamanda daha etkin olacaksınız. Baldır ve dizgin yardımlarınızı bağımsız ve eşit olarak kullanabileceksiniz. Atın hareketlerini ve ruh halini hissetmeye , binicilik egzersizlerini anlamaya ve çalışmaya başlayınca hızla ilerleyeceksiniz. Her acemi biniciye eyerde sabit bir denge ile nasıl oturulması gerektiği, ağırlığını nasıl bacaklarına vereceği öğretilmelidir. Bunlar hafif süratlide ve atlamada gereklidir. Güvenli bir denge sağlayınca atın hareketleri ile birlikte olmaya başlayabilirsiniz. Bu aşamada daha etkin olacaksınız ; çünkü atın ne yaptığını hissedecek , daha küçük ve kesin yardımlar verebileceksiniz.Doğru yardımları doğru zamanda vererek atın tam kontrolünü sağlayacaksınız.Aksi takdirde uyum eksikliği,dengesiz bir oturuş,eşit olmayan baldır ve dizgin yardımları sadece atın aklını karıştırır.İlerleme kaydettikçe oturuş stiliniz üzerinde çalışın. Aynı zamanda kolunuzun doğal pozisyonunu (dirsek, el ve atın ağzı aynı hizada olmalıdır) sabit bir dizgin temasını sağlayabilmek için koruyun.Gerekirse pozisyonları at sırtına çıkmadan yerde tekrarlayın. Daha iyi bir binici olmak kendine güven gerektirir.Coşku ve olumlu bakış açısı her zaman gereklidir. Binicilik eğitimlerinizde her zaman ilerlemenin zamanla olduğunu ve çaba sarf etmeden gerçekleşmeyeceğini hatırlayın.

İYİ BİR POZİSYON SAĞLAMAK
İyi bir pozisyon sağlamak daha etkin bir binici olmanıza yardımcı olur. İyi bir pozisyon ; at üzerinde nasıl durduğunuzu düşünmeksizin , değişen koşullara otomatik olarak uyum sağladığınızda , oluşmuş demektir. Güçlü ve zayıf yönlerinizi belirleyerek, beceri seviyeniz ne olursa olsun pozisyonunuzu geliştirebilirsiniz.

İlk binicilik derslerinizde , eyerde güvenli bir oturuş sağlamayı öğrenirsiniz. Doğru üzengi boyunu ayarladıktan sonra , dizlerle ayak burunlarınızı aynı hizada tutmayı başardığınızda denge sağlanmış demektir. Bu pozisyon adeta,hafif süratli ve başlangıç seviyesindeki atlama çalışmalarında korunabilmelidir. Eğer bu aşamada iyi bir denge sağlayabiliyorsanız atın hareketleri ile belli bir uyumu yakalayabilmişsinizdir. Dresaj ve engel atlamada ilerlemeye başlayınca atın hareketlerinin ve ihtiyaçlarının daha fazla farkında olursunuz.Daha etkin yardımlar verebilmek için pozisyonunuzu geliştirmeye devam etmelisiniz.

BİNİCİLİK SPORU

BİNİCİLİK SPORUNDA

DOĞRU OTURUŞ, UYARI VE YARDIMLARIN

BİNİCİLİK HİSSİYATININ GELİŞİMİNE ETKİLERİ

ÖNSÖZ

6000 yıllık at ve binicilik tarihine sahip Anadolu’muzun günümüze kadar ulaştırabildiği kültürel ve bilimsel değerler, maalesef tarihine yakışır bir çoğunlukta yer tutmamaktadır. Atı yeryüzünde ilk olarak keşfeden ve onu eğiterek insanoğlunun emrine sunan biz Türkler, tıpkı birçok alanda olduğu gibi binicilik sporunda da bilimselliği, araştırma-geliştirmeyi göz ardı ettiğimizden, bize ait olan binicilik kültürünü, bu kültürü bizden alan ama bilimsel bir alt yapıya kavuşturarak sürekli geliştiren batılılardan tekrar öğrenme durumunda kaldık. Kendi veterinerlerimiz tarafından ürettiğimiz atlarımız, kendi antrenörlerimiz tarafından yetiştirdiğimiz at ve binicilerimiz ile uluslar arası platformda hak ettiğimiz yeri alabilmemiz için, bu ata sporumuzu geliştirmeye yönelik çok sayıda bilimsel araştırmaya ihtiyacımız olduğu kesindir.

Bilimsel niteliği olmayan bir eğitim anlayışla hiçbir gelişme elde edilemediği gibi, bu spora gönül veren birçok genç, aynı eksiklik yüzünden belirli bir seviyenin ötesine geçemediğinden, bir daha dönmemek üzere binicilik sporunu bırakmak zorunda kalmakta ve sonuç olarak binicilik, maalesef günümüzde bir halk sporu olarak tanımlanamamaktadır.

Bu çalışma ilgi alanında ilk bilimsel araştırma olarak ayrı bir öneme sahip olduğu gibi, kendisinden sonra yapılacak çalışmalara bir örnek teşkil edeceği için taşıdığı sorumluluk da o derecede büyük olacaktır. Böylesine bir sorumluluğu üstlenmem konusunda beni cesaretlendiren ve destekleyen tez danışmanım sayın Prof.Dr. Yaşar SEVİM’e, yüksek lisans öğrenimim süresince her türlü destek ve katkılarından ötürü başta sayın Prof.Dr. Faik İMAMOĞLU olmak üzere tüm hocalarıma, verdiği imkan ve destek sayesinde akademik bir yayın hazırlama konusunda ilk ve önemli bir tecrübe kazanmamda çok büyük emeği geçen sayın Prof.Dr. Suat KARAKÜÇÜK’e ve bu çalışmanın hazırlanması sırasında her safhada bir çok değerli görüş ve önerilerini aldığım sayın Yrd.Doç.Dr. İ.Fatih YENEL’e teşekkür eder, şükranlarımı sunarım.

GİRİŞ VE AMAÇ

Temelinde barındırdığı doğa ve hayvan sevgisi sayesinde bir yaşam biçimi olan binicilik sporu; bireyin, yeryüzünün en soylu varlıklarından biri olan at ile birbirlerini tanıyarak, etkileyerek ve nihayette tamamlayarak oluşturdukları uyumu, kendilerini izleyenlere en estetik biçimde sundukları bir sanat olarak tarif edilebilir. Biniciliği aynı zamanda, at ve binicinin sahip oldukları kudret ve maharetleri sanatsal bir gösteriye dönüştürme süreci içerisinde, evrensel doğrulardan azami suretle istifade eden ve sürekli kendini geliştirme gayreti içerisinde olan bir bilim olarak da tanımlamak mümkündür. Dolayısıyla sadece bir spor olarak değil aynı zamanda bir sanat ve bilim olan binicilikte başarıya giden yol araştırma, inceleme, kavrama ve uygulamadan geçmektedir.

İnsanla at arasındaki arkadaşlığın kurulması ve bilimsel yapılan bir sanat olan binicilik, bugün gitgide teknikleşen çağımız insanını doğaya bağlayarak, fizik ve ruh gelişimini sağlayan en soylu sporlardan birisidir. Dolayısıyla sosyal ve kültürel kalkınmaya katkısı büyüktür. İnsan yaşamında, ata düşen ezeli ödevin sonsuza kadar önemini aynı düzeyde koruyarak sürdüreceğine kuşku yoktur. Atını ustaca yöneten binicinin kıvrak ve zarif hareketleri, uzun ve yorucu bir çalışmanın ürünüdür. Binicilik atı iyi durumda kullanma sanatı olup bu iyi durum, atı tam yerinde, sakin, zamanında, güven içinde ve olabildiğince işe uygun kuvvet sarf ettirerek kullanma becerisidir. Dolayısı ile her sanat, spor ve bilim gibi devamlı gelişme durumundadır.1

Binicilik hissiyatının gelişiminde esas faktör olan at ve binici arasında sağlanması ve geliştirilmesi gereken doğru bir iletişim ve etkileşim için çoğu binici ve antrenörler, atın fiziksel ve zihni fonksiyonlarını etkilemek için çoğu yöntemi uygulamaya çaba sarf ederken, at üzerinde onu hissetmeye başlayabilmek için ihtiyaç duyulan en önemli konunun DOĞRU OTURUŞ olduğuna gerektiği kadar önem vermemektedirler. Halbuki yapılan gözlemlere dayanarak; ancak ve ancak atının üzerinde doğru oturabilen bir binicinin atını hissedebileceği ve ancak atını hissedebilen bir binicinin atına etki edebileceği ve ancak atına etki edebilen bir binicinin atı ile birlikte bir uyum yakalayarak istediklerini yapabileceği söylenebilir. Böylesine bir zincirleme gelişimin ilk ve en temel halkası olan doğru oturuşa gereken önemi vermek, gelecekte karşılaşılabilecek tüm problemlerin çözümlenmesinin esas anahtarı olacaktır.

Binicilik hissi, doğuştan var olması gereken ve kişiden kişiye değişen bir yetenek olmasına karşın, çalışmalarla duyarlılığı geliştirebilecek özelliklerdir. Atı bedenen ve ruhen daha çabuk ve iyi anlama, onun gösterebileceği etkileri önceden algılayarak hazırlıklı olma ve tepki gösterme şeklinde beliren, atla bütünleşme olarak da tanımlanan bu his, binicilerin ata yakınlığı ve eğitimdeki devamlılığı ölçüsünde gelişir.2

At üzerinde ne kadar uzun yıllar kalınırsa kalınsın, ne kadar iyi eğitilmiş atlara binilirse binilsin, eğer binici gerektiği şekilde doğru bir oturuşa sahip olamamışsa, hem belli bir standardın üzerine çıkamayacak hem de bindiği atın eğitim seviyesinin geriye gitmesine engel olamayacaktır. Hatta bu geriye gidişin sebebini de idrak edemeyecek ve tüm kabahati atında arayacaktır.

Binicilik sporunda gerek at ve binici eğitimi, gerekse yarışmalar sırasında atın ve yarışmanın özelliğine göre binicinin bazı uzuvlarının konum ve pozisyon farklılıklarından dolayı “genç at oturuşu”, “derin oturuş”, “sürüş oturuşu”, “atlama oturuşu” gibi tanım ve uygulamalar bulunmakla birlikte, bu çalışmada tüm oturuş çeşitlerin ortak paydasında bulunan hususlar ile binicilik sporunun en temel oturuş şeklinden biri olan ve hem atın hem de binicinin eğitiminde esas olarak kabul edilen, “eğitim oturuşu”, “klasik oturuş” ve “derin oturuş” olarak da bilinen At Terbiyesi Oturuşu esas olarak alınmıştır.

Bu çalışmada; binicilik sporuna gönül veren, bu sporda büyük başarılar elde etmeyi hedefleyen tüm yıldız, genç, yetişkin ve usta biniciler ile bu binicileri eğiten antrenörler için, doğru oturuşun başarıya giden yolda ne kadar büyük bir önceliğe ve öneme sahip olduğu vurgulanarak, oturuşta binici uzuvlarının konum ve işlevleri üzerine yoğunlaşmak, temel uyarı ve yardımlar ile yardımcı uyarı ve yardımların doğru ve etkili olarak nasıl kullanılması gerektiği konusunda bilgi ve uygulamadaki detayları tespit etmek amaçlanmıştır.

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Doğru Oturuşun Önemi ve Tanımı

Doğru oturuşun tek bir şekli yoktur. Her binicinin farklı bir iskelet ve kas yapısı olduğu gerçeğinden hareketle, oturuşta uzuvların konumları ve bağlantıları üzerinde yoğunlaşmak daha akılcı olacaktır. Denge-uyum-yumuşaklık faktörlerini esas alarak, atın her türlü hareket değişikliklerine tam ve doğru olarak uyum gösterebildiği veya binicinin kendi uzuvlarını doğru ve estetik şekilde kullanarak atından talep ettiği hareket değişikliklerine olumlu cevap alabildiği at-binici işbirliğinin, doğru olduğu kadar doğal da olan bir oturuşla sağlanabileceği göz ardı edilmemelidir. Dolayısıyla bir binicinin at üzerine, uzuvları itibarıyla doğru olarak yerleştirilmesi başlangıç için ne kadar önemli ise de, tek başına bir anlam ifade etmeyecektir. Atın hareket etmesiyle binicide başlayacak hissiyat değişiklikleri, oturuşun atın hareketlerine uyum sağlamak üzere tepki vermesi, bu tepkiyi verirken kendi dengesini atın dengesine uydurmaya çaba sarf etmesi, atı sevk ve idare etmek için yapılacak temel ve yardımcı uyarı ve yardımların dengeyi bozmadan, yumuşak olarak tatbik edilmesi gibi birbiri ile iç içe ve eş zamanlı konuları doğru oturuşun tarifinde kapsam içerisinde düşünmek zorundayız.

Genelde binicinin at üzerindeki konumunu açıklamak gerekirse, her şeyden önce bu sporu yapacak binicilerin ata oturmasını öğrenmesi, bilmesi ve uygulaması gerekir. Yine, ata istenen her hareketin yaptırılması, oturuşun sağlam olmasıyla en iyi şekilde öğretileceğine ve yaptırılacağına inanılmalıdır. Atın her hareketine yumuşak güven içerisinde, sakin ve sıkıntısız bir oturuşla hakim olunacağı unutulmamalıdır.2

Eğitilmiş bir at üzerindeki acemi binicinin attan öğreneceği şeyler ile acemi bir at üzerindeki usta binicinin ata öğreteceği şeyler, eğitimde doğru oturuş esaslarının uygulanmasıyla mümkün olabilecektir. Çünkü doğru oturuş sayesinde, binicinin söylediğini atın, atın söylediğini binicinin duyabildiği, hissedebildiği ve en önemlisi doğru olarak anlayabildiği ortak bir frekansın temeli atılmış olacaktır. Hissiyatın oluşmaya başladığı bu andan itibaren artık binici, temel ve yardımcı uyarı ve yardımlar sayesinde atına doğru olarak etki edebilme fırsatını yakalamıştır diyebiliriz.

Temel ve yardımcı uyarı ve yardımların kullanılmasında sürekli olarak göz önünde bulundurulması gereken husus ise doğru oturuşun denge, uyum ve yumuşaklık dahilinde sürekliliğini muhafaza ettirebilmesidir. Doğru oturuş sayesinde binicilik hissiyatının gelişmeye başlamasıyla at ile binici, gelecekte beraber ve uyum içersinde yapmak isteyecekleri birçok şeyi, daha az güç sarf ederek ama daha estetik olarak yapabilme ayrıcalığını elde edeceklerdir. Binicinin at üzerindeki görüntüsünün doğru olduğu kadar doğal ve estetik olması esas kabul edilmelidir.

Her insanın farklı iskelet ve kas yapısı olmasının yanında, heyecan, hissiyat ve tepki vermedeki farklılıkları da dikkate alınacak olursa oturuşun tek ve standart bir şekli olmayacağı gibi, doğru oturuşa sahip bir binicinin taklit edilmesi de o derecede yanlış bir seçim olacaktır. Çünkü her biniciye aynı şekli vermeye çabalamak yapmacık ve rahatsız bir görüntü oluşturacağından dışarıdan bakıldığında hiç de estetik olmayan bir görüntü verecektir. Burada önemli olan husus her binicinin kendi fiziksel fonksiyonlarını mümkün olduğunca disipline ederek atını rahatsız etmeden, denge ve yumuşaklık esasları dahilinde onun hareketlerine uymasıdır.

Binici kendisini duyarsızca atına taşıtmak yerine, isteklerini uyarı ve yardımlar vasıtasıyla atına aktarırken kendisini izleyenlere hiçbir kaba ve çirkin görüntü vermeden tam bir denge, rahatlık, uyum, yumuşaklık ve doğallık içerisinde aktif ve bağımsız bir oturuşla sürekli hazır olmalıdır.

Süvarinin at üzerindeki vaziyeti ancak ona lazım gelen sabitiyeti, yardımlarına suhuletle ve istekle tasarrufu, gerek dururken gerek yürürken at sırtında sıkletini hatasız bir surette taksimi temin edince iyi bir vaziyettir. Bütün süvarileri akademik vaziyet kalıbına sokmak iddia olunamaz. Esasen hakiki güzellik de bu akademik vaziyette değildir.

At üzerinde zorla değil hissetmekle bir ahenk meydana gelir. Hissetmek olağanüstü bir şey değildir. Yüksek bir dereceye kadar herkes bu hissiyata hakim olabilir. At ve binici arasında tam ahenk bütün eğitimin amacıdır. İnsan bir binici ile ata bakarken atın sıkıntısız olduğunu görmeli ve binicinin eğitimde güçlük çektiğini görmemelidir. Bir binici için “iyi oturuyor” dersek bu iltifat; görünüşte oturuşa dair görünüyorsa da gerçekte duygulara ve etkilere de bağlıdır.

Gerektiği kadar sağlam, sabit, yumuşak ve dengeli bir oturuşun üst uzuvlara ve büste vermiş olduğu hareket özgürlüğünün; zarif ve estetik bir bağımsız oturuş için hayati öneme sahip olduğu tartışılmazdır.

Şekil 1. Doğru oturuşta üst uzuvların bağımsızlığı

Atın dengesi bozulduğu zaman bütün acemi biniciler, elleri ve büstlerinin üst kısmıyla geriye doğru asılmaya çalışırlar. Halbuki bu doğru olanın tam tersidir ve binicinin atla beraber ileriye gitmesi esastır. Bunu sağlamak için atın tüm hareketlerinde büst güçlü bir denge ile muhafaza edilmelidir. Bu amaca ulaşmak için kavaleto çalışması özellikle tavsiye edilir.

2.2. Doğru Oturuşta Uzuvlar ve Konumları

Binicinin at üzerindeki genel görünüşü hakkında yapılan bir çok bilimsel, edebi ve sanatsal değerlendirmeler mevcuttur. Bu değerlendirmeler üzerinde analiz veya mukayese yapmadan önce oturuş yerinden başlayarak sırayla tüm uzuvları ve konumlarını net olarak belirlemek, bu uzuvların fonksiyonlarını evrensel doğrulardan hareketle açıklamak, doğru oturuşun anlam ve öneminin tüm sporcu ve eğiticiler tarafından net olarak anlaşılması açısından büyük bir fayda sağlayacaktır.

2.2.1. Oturuş Yeri

At terbiyesi oturuşunun temelini oluşturur. Oturuş, yalnız binici dengesini sağlamakla kalmaz aynı zamanda çok değerli bir iletişim aracı olarak ağırlık uyarı ve yardımını da iletir. Bu iletişim aracının etkili olabilmesi için, oturuşun eyerden ayrılmaksızın ve belirlenen yerde olması gerekir. Bozuk bir oturuş, yalnız çirkin görünmekle kalmaz, sağlamlığı olmadığı ve doğurduğu kötü alışkanlıklar nedeniyle de tehlikeli olur. Oturuşu eskiler hep; “iki kaynak, bir apış” şeklinde açıklamışlardır.

Burada bahsedilen iki kaynak kemiği kalça kemikleri olup oturuş yeri, iki kaynak kemiği ile apıştan oluşan üçgenin tam ortası olarak tarif edilebilir. Binici üst uzuvlarını bu üçgenin ortasına doğru, doğal ve dik olarak yerleştirdiği takdirde sağlıklı ve sağlam bir oturuş yeri elde edilmiş olacaktır.

Binici büstünü, beli ile eyerin en çukur yerine monte ettiği bu üçgenin üzerine dik, dengeli ve yumuşak olarak yerleştirecek, her iki uyluk kemiğinin üst kısımları ile kaynak kemiklerini destekleyerek oturuşunu gerektiği kadar sabitleyecektir. Ancak bu durumda binicinin eyerin üzerinde kalan tüm uzuvlarının, eyere doğru olarak yerleştirilen kalça kemiğinin üzerinde dik olarak bulunması mümkün olabilecektir.

Şekil 2. Doğru oturuşta kaynak kemiği

Oluşturulması gereken dikey hattın ileriye veya geriye doğru bozulması ise oturuş hatalarının başlangıcı olarak değerlendirilmelidir ki daha şimdiden gelecekte farkına bile varılamayacak veya farkına varılsa da dengenin yanlış olarak oluşmasından doğan alışkanlık neticesinde düzeltilemeyecek, hatalı ve bozuk bir oturuş yaratılmış olacaktır.

Örneğin kaynak kemiklerinin dikey hattın ilerisinde olması; biniciyi sadece apış üzerinde oturmaya sevk ederek eyerin ön hanesine dayanmasına daha da önemlisi binicinin ağırlık merkezinin atın ağırlık merkezinin önünde kalmasına yol açacak ve dolayısıyla kaynakları eyerden uzaklaştığı için atın art ayaklarına etki edemeyecek, oturuşun ağırlık uyarı ve yardımları uygulaması mümkün olmayacaktır. Bu çok büyük bir hata olup binicilik sporunda atın hemen hemen tüm hareketleri, art ayaklarının karın altına daha çok sürülmesiyle yaptığı veya yapması gerektiği gibi hayati öneme haiz bir zorunluluğu yerine getirememesi demektir. Çünkü art ayakların yeri, konumu ve işlevselliği ancak kaynak kemiklerinin dik olarak oturuş yerine monte edilmesi ile doğru olarak hissedilebilecek ve iletişim sağlamak üzere etki edilebilecektir.

Kaynak kemiklerinin dikey hattın gerisinde olması ise binicinin ağırlık merkezi atın ağırlık merkezinin gerisinde kalmasına yol açacak ve atın art kısmının daha fazla yüklenmesi sonucunu doğuracaktır. Atın hareketlerine uyum daha da zorlaşacağından binici, kendisini duyarsızca atına taşıtan etkisiz bir yük konumuna sokacaktır.

Dikey hat üzerinde Dikey hat ilerisinde Dikey hat gerisinde

Omur Hattı

Kaynak Kemiği

Uyluk Kemiği

Şekil 3. Oturuşta kaynak kemiklerinin durumu

2.2.2. Bel

Binicilik sporunda, at ile sağlanması gereken birliktelik ve uyumun en önemli araçlarından birisi de beldir. Gerek atın hareketlerinden dolayı oluşacak yatay, dikey, yanal ve çapraz aksi darbelerin karşılanarak yok edildiği, dolayısıyla bu aksi darbelerin büste sirayet etmesinin önlendiği yer olması sebebiyle bel, binici ve eğiticilerin özel önem göstermesi gereken bir uzuvdur. Sert, küt, hareketsiz bir bel gelecekte ciddi problemler yaratabilecek bir engel teşkil eder. Doğal çukurluğunu muhafaza eden, yumuşak ve atın hareketlerine uymak için gerektiği kadar hareketli olan bir bel her zaman tercih edilmelidir. At üzerinde olmadan yerde veya sandalye üzerinde yapılacak çalışmalarla bu yönde gelişme sağlamaya çalışmak olumlu sonuç verecektir. Gevşekliğe yer vermeyecek kadar yumuşak olması gereken bir belin, doğal bir çukurluğa sahip olmasının en önemli gerekçesi ve faydası ise, aşağıdan yukarıya doğru gelen aksi darbeleri çukur bel ile karşılayarak ileriye doğru aktarmak suretiyle ileri sürücü yardım olarak kullanılma ihtiyacını karşılamaktır.

Normal Bel Gergin (Küt) Bel Çukur Bel

Şekil 4. Oturuşta bel çeşitleri

Doğal olmayan bir şekilde gereğinden fazla çukurlaştırılmış bir bel, biniciyi apış oturuşuna sevk ederek kaynak kemiklerinin eyerden ayrılmasına neden olacak ve at binici iş birliğini güçleştirecek, sert ve küt bir bel ise hem sertliği beraberinde getirecek ve atın hareketlerine uyum mümkün olmayacak hem de tüm aksi darbelerin büste ve üst uzuvlara sirayet etmesine yol açacaktır.

Belden gelen etkiler biniciliğin her aşamasında önemli yer tutar. Bel her zaman baldır ve dizginlerin arasındaki bağı oluşturur. Dizgin ve baldırların arasındaki uyum, ancak belin doğru kullanılması ile olabilir. Bel aynı zamanda etkilerin uyarı merkezidir. Bu uyarılar devamlı ata “şimdi” komutu verir. Hiçbir uyarı ve yardımın yapılması sırasında belgeç kalmamalıdır veya eksik yapılmamalıdır. Bu nedenledir ki yalnız belin başlı başına uygulanması düşünülemez.2

2.2.3.Büst

Oturuş yerini doğru olarak yerleştirdikten sonra gerektiği kadar çukur, yumuşak ve hareketli bir belin üzerinde yükselen bir büst, sağlanan veya ihtiyaç duyulduğunda bozulacak olan dengeyi kontrol edebilmek için önemli bir görev üstlenmektedir. Binici sadece dengeyi muhafaza etmek değil gerektiğinde ata ağırlık yardımı yapabilmek için büstünü öne, arkaya, sağa, sola eğebilmelidir. Ancak, dik ve dengeli bir büstün, doğru oturuş için önemli bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır. Zira dikey hattın ilerisinde veya gerisinde şekillenmiş bir büst otomatik olarak alt ve üst uzuvların konumunu da etkileyecektir. Bu nedenle dik bir büst; binicinin hem denge noktasını bulmak, hem de bu noktayı atın denge noktası ile buluşturmak ve muhafaza edebilmek için önemli bir başlangıçtır.

2.2.4. Omuzlar

Omuzların doğal, yumuşak ve her ikisinin de göğsü kapatarak binicinin kapalı bir oturuşa sahip olmasını önleyecek kadar geriye açılmış olması tercih edilmelidir. Binicilik sporunda en önemli uzuvlardan birisi olan ellerin bulunması gereken konumu ve fonksiyonunun omuzlardan başlaması nedeniyle, bu uzuvdaki sertlik veya konum bozukluğunun direkt olarak atın ağzına sirayet edeceği unutulmamalıdır. Doğal, düşük ve abartısız olarak geriye doğru alınmış omuzlar, biniciye oturuş yeri, bel ve büstün üzerindeki uyum bütünlüğünü sağlaması açısından katkı sağlayacaktır. Ayrıca biniciye, atını dikey hattın önünde sevk ve idare etmesi açısından inisiyatif verecektir.

2.2.5. Baş

Konum itibarı ile binicinin diğer tüm uzuvlarının konum ve işlevselliğini etkileyecek bir uzuv olup, gerektiği şekilde taşındığı taktirde denge noktasının kontrol altında bulundurulmasından oluşabilecek tüm sertliklerin bertaraf edilmesine kadar bir çok konuda biniciye avantaj sağlayacaktır. Özellikle eğitim çalışmaları esnasında ata etki etme veya hükmetme çabaları süresince, sanki atın başından bir işaret gelecekmiş ve bu işareti kaçırmadan görmek istercesine devamlı atın başına veya yere bakmak, bir çok binicinin ortak özelliği olarak dikkat çekmektedir. Halbuki öne eğilmiş, sürekli yere bakan bir başın biniciye ne denli olumsuz faturalar kesebileceği eğiticiler tarafından önemle vurgulanmalıdır. Binicilerde sürekli olarak bu konuda kendilerini kontrol altında bulundurmalıdırlar.

Şekil 5. Oturuşta yere bakmak

Çünkü öne eğilmiş yere bakan bir baş; denge noktasının ileri doğru bozulması, sırt hattının kamburlaşması, oturuşun kapalı hale gelmesi, atın omuzlarına ilave ağırlık yüklenmesi, boyunda oluşacak sertliğin tüm vücuda yayılması, atın gittiği veya gideceği yeri kontrol edememe, gelecekte yapacağı işleri planlama ve uygulamada geç kalınması gibi önemli hataların doğmasına neden olacak, zamanında müdahale edilmeyip alışkanlık haline geldiği takdirde, düzeltilmesi kolay kolay mümkün olmayacaktır.

Bir atın omuzlarında binicinin gözlerinden daha çok ağırlık yapacak başka hiçbir şey yoktur. Atınızın üzerinde iken her adımda ve atlayışta doğru istikamete bakmak çok önemlidir. Yukarı ileriye bakan bir çift göz binicinin sigortasıdır.5

2.2.6. Üst Uzuvlar (Kol, Dirsek, Ön Kol, El)

Doğal olarak aşağıya sarkıtılmış olan omuzların devamında, büst ile hafif temasta bulunan kollar, dirsekten itibaren dirsek-önkol-el(yumruk)-dizgin kolu hattı boyunca tam bir ahenk ve uyum içerisinde bulunmalıdır. Mümkün olduğunca aynı düz bir hat üzerinde bulunması gereken bu uzuvlar biniciye hem at ile iletişim kurmada kolaylık sağlayacak hem de doğal ve estetik bir görüntü kazandıracaktır.

Dirsek, binicinin sırtından geçen dikey hattın gerisine geçmeyecek, kol ile önkol arasında meydana getireceği açı eğitim veya yarışma esnasında binicinin attan istekleri doğrultusunda yapacağı uyarı ve yardımlar çerçevesinde değişebilecektir. Dirseklerdeki yumuşaklık ve elastikiyet, atın ağzına güven vereceğinden bu hususun, atın binicinin uyarı ve yardımlarına cevap vererek tamamen teslim olmasına direkt olarak etki eden bir unsur olduğu unutulmamalıdır. Dirsekten itibaren dizgin kolu ile atın ağzına kadar uzanan hat üzerinde hafif yumruk yapılmış ellerin bilekten içeri veya dışarıya kırılmadan muhafaza edilmesi, binicinin yapacağı alıkoyma veya koyuvermelerin usulüne uygun olarak yapılmasını sağlayacaktır.

Ellerin, gerektiği gibi kullanılması durumunda, at ile bütünleşmede başarıya giden yolda ne denli büyük bir etken olduğu tüm binici ve antrenörler tarafından bilinmeli ve üzerinde önemle durulmalıdır. Ellerin ata tutunmak veya dengeyi sağlamak için bir araç olarak kullanılması, bulunması gereken yerde sükunetle muhafaza edilememesinden ve atın hareketlerini takip etmede istenilen uyumu ve yumuşaklığı sağlayamamasından dolayı atın ağzına çarpmalar veya temasın ve istinadın kaybolması gibi yanlış ve çirkin uygulamalar eğitim alanlarında ve yarışmalarda çok sıkça gözlenen bir durumdur.

Oturuşu iyi olmayan bir binicinin yalnız yumrukları sert olmaz aynı zamanda kendini eyerde de güven içinde hissedemez. Binicinin bu hissiyatı derhal atına intikal eder.

Ata tutunmak veya onu sevk ve idare etmek için ellerin kullanılması asla amaca yönelik sonuç vermeyecektir. At üzerinde oturulduğu sürece ellerin, biniciye değil atın ağzına ait bir uzuv olarak değerlendirilmesi ve ellerin bu prensibe göre kullanılması arzu edilen etkinliğin sağlanması açısından faydalı olacaktır. Atın hareketlerini takip etmeyen eller, her adımda bir boşalıp tekrar gerilen dizginler nedeniyle atın ağzına sürekli vuracaktır. Dizginleri doğru uzunlukta tutmak ve yumrukları doğru yerde tutmak bu sebeple çok önemlidir. Uzun dizginler dirsekleri geriye iteceğinden, elleri sürekli olarak geriye doğru çekmeye teşvik edecektir ki bu durum çirkin ve etkisiz bir görüntüyü beraberinde getirecektir.

ÇOK YAKIN ÇOK UZAK NORMAL

Şekil 6. Oturuşta üst uzuvların yeri

Kuvvetli(ağır) eller sert dizgin yardımları uygular. Kötü ellerin, dengesiz bir oturuşun sonucu olarak oluştuğu ortadadır. Dengesini yakalayamamış bu tip biniciler kendilerini atın ağzından destek alarak dengelemeye çalışırlar. Bu da atın ağzında güvensizlik yaratır ve atın kantarma demirine daha güçlü asılmasına neden olur.8

Eller, vücudun ortasında ve cıdağının bir el genişliği kadar üzerinde dik olarak durur. Elin tersi önkolun dış kısmı ile düz bir hat oluşturur. Ellerin küçük parmakları, başparmaklara göre birbirine daha uzak durur. Başparmak hafif kıvrılmış ve tırnakları havayı gösterir şekilde, dizginleri işaret parmağının ilk boğumuna doğru bastırır. Diğer parmakların ikinci boğumları (orta) karşı karşıya gelecek şekilde ve iki el arasında 8-10 cm. (bir yumruk genişliği) açıklık bulunur.2

DOĞRU EL KAPALI(HİSSİZ) EL DIŞARI DÖNÜK EL

Şekil 7. Oturuşta dizgin tutuşları

2.2.7. Alt Uzuvlar (Uyluk, Diz, Baldır, Ayak, Topuk)

Binicinin her iki kaynak kemiğinden itibaren doğal olarak aşağıya doğru uzatılmış olan uyluk, diz, baldır ve ayaklar, oturuşta denge, uyum ve yumuşaklığa azami katkı sağlayacak konumda bulunmalıdır. Tıpkı oturuş yerinin üzerinde aynı dikey hat boyunca yükselen bel, büst, omuzlar ve baş gibi alt uzuvlar da oturuş yerinin altında dikey dengeyi bozmayacak şekilde konuşlandırılmalıdır. Bu düşünceden hareketle binicinin topukları aşağıda dikey doğru ile buluşmalıdır. İleri sürücü yardımların uygulanmasında en etkili kullanım aracı olan baldırların, üstleneceği görevler itibarıyla, atın karnına en yakın şekilde muhafaza edilme gereği vardır.

Diz mümkün olduğu kadar aşağıya basılmış olmalıdır. Bunun da sebebi, dizin bir özel sebeple orada etki yapması için değildir. Dizin yukarıdan ve aşağıdan kavraması baldırların ve kalçaların vaziyeti üzerinde etkisini gösterir. Dizin yüksek durumu kalçaları yatay bir duruma koyar ve oturuşu geri atar (iskemle oturuşu).

Binici dizlerini nasıl tuttuğunu ve dizlerini aşağıya bastırmayı bilmelidir. Diz mafsalı baldırların hareketlerini sağladığı için hareket kabiliyetini kaybetmemelidir. Tabiidir ki daima atın vücudunda sıkı bir vaziyette kalmayacaktır. Diz kavrayışı bazı istisnai hallerde elzemdir. Mesela bazı hallerde binici lazım gelen sağlam dayanmayı sağlamak için, bilhassa koşu binişinde kullanılır.4

Sıkılmış dizler; genelde ata daha iyi tutunduğunu zanneden biniciler ve öyle olması gerektiğini öğreten öğretmenlerin düştüğü büyük yanılgıdır. Zira dizlerin, ata tutunmak veya ihtiyaç duyulan sabitiyeti sağlamak amacıyla kullanılması, sadece binicinin tüm uzuvlarına sirayet edecek bir sertliğin başlangıcı ve esas nedeni olmayıp aynı zamanda baldır ve uyluğu tamamen devre dışı bıraktığından, binicinin at ile iletişim kurma ve ona etki etme imkan ve kabiliyetinin çok büyük bir yüzdesini elinden alır.

Eğiticiler sık sık bu konuda binicileri uyarmalı ve dizin doğal bir konumda muhafaza edilmesi için müdahalelerde bulunmalıdır. Biniş esnasında dengesi henüz gelişmemiş olan binici gayri ihtiyari olarak ata tutunmak üzere dizlerini sertleştirecektir. Eğiticiler bu durumda çalışmayı keserek ve elle temas ederek dizin konumu, baldırın yeri ve kullanma şekli konusunda biniciyi sürekli ikaz etmeli gerekirse farklı jimnastik çalışmalarına tabi tutmalıdır.

Şekil 8. Dizlerin düzeltilmesi

Binici her zaman sakin bir şekilde eyerin en derin noktasına elastiki oturmalı, her adımda eyere düşmemeli veya kaynaklarla eyere çarpmamalıdır. Kollarını ve yumruklarını tam anlamıyla sakin tutmalı her adımda eller ve kolların alt kısımları sert hareketlerden kaçınmalıdır. Dizginler devamlı aynı konumda kalmalı ve geçicide olsa sarkma veya bir kez sert sonra yumuşak olarak gerilmeden kullanılmalıdır. Binici dizginleri çekiştirerek istinadı veya gevelemeyi devam ettirmeye gerek duymadan çalışabilmelidir. Baldırlarını devamlı ve sakin bir şekilde atın gövdesiyle temasta tutabilmelidir.10

Binici kendisini eyerde muhafaza etmek için dizginlere asılmadan dengesini sağlayabilmede gelişmeyi amaçlamalıdır. Uylukları ile atını sıkmadan mükemmel bir rahatlık ile otururken dizleri eyerin üzerinde temas halinde kalmalıdır. Sadece tam bir rahatlık bunu mümkün kılar. Gerektiğinde dizlerini sıkarak dizginlere asılmadan kaybolan dengesini sağlayabilir.

Dizlerin yukarıda tutulmaması sebebiyle aşırı derecede eğerin gerisine kaydırılmış iskemle oturuşu da çok hatalıdır. Dizlerin aşağıya bastırılmış olmaları, atı gereği gibi kavrama imkanı vereceğinden yani derin oturmayı temin edeceklerinden çok ehemmiyetlidir.

Aşağıya bastırılmış topuklar biniciye daha etkili ve daha güçlü baldır yardımı yapma imkanı verecektir. Ağırlığını ayak burnunda taşıyan binici ise sertleşen dizleri nedeniyle uyluklarının at ile olan temasını ve daha önemlisi baldırlarını kaybedecektir. Dolayısıyla binici, daha çok enerji harcamasına rağmen daha etkisiz ve cılız baldır etkilerinde bulunabilecektir. Ayrıca hiç de estetik olmayan rahatsız edici bir görüntü ortaya çıkacaktır.

Şekil 9. Ayak burnunun aşağıya bastırılmasının yarattığı oturuş bozuklukları

Eyerin üzerinde dik, doğal ve yumuşak olarak duran bir büstün ağırlığının, uyluk, diz, baldır ve topuk tarafından yaratılmış bir temas ve bu unsurlar arasında süspansiyon görevi yapacak olan eklemler zinciri üzerinde muhafaza edilmesi gerektiğini rahatça ifade edebiliriz. Dizlerin düz kısımlarıyla eyere değebilmesi için uyluklar içeriye döndürülmeli ve bunlar en geniş satıhlarıyla yayılarak eğeri kavramalıdırlar. İki kaynak kemiğinin eyere girebilmesi için dizler mümkün olduğu kadar geri alınmalıdır. Dizlerin geri alınabildikleri nispette aşağıya basılmış olacakları daima hatırlanmalıdır.

Üzengi kayışının uzunluğu binicinin uyluklarının şekline bağlıdır. Dikkatli ayar esastır. Eğer üzengi kayışı çok uzunsa binicinin öne eğilmesiyle oturuş zayıflayacaktır. Çok kısa olursa da diz kısalacak ve oturuş eyerin gerisinde kalacaktır. Ayak bileği bir tampondur. Bu yüzden kilitlenmemelidir fakat baldır adalelerine baskı yapmak için topuk ayak burnundan daha aşağıda olmalıdır. Ayak burnu doğal bir konumdadır, ileriyi gösterir ve çok az açıktır.12

Şekil 10. Alt uzuvların önden ve yanlardan görünümü

2.3. At ile İletişim Kurma - Uyarı ve Yardımlar

Binici uzuvlarının atın üzerinde doğru, doğal, yumuşak ve uyumlu olarak yerleştirilmesinin tek başına bir anlam ifade etmeyeceği, konumu ve fonksiyonlarının denge-uyum ve yumuşaklık unsurları dahilinde at ile doğal ve doğru bir iletişim kurabilecek şekilde kullanımları ile önem kazanacağı daima göz önünde bulundurulmalıdır. Binicinin at ile iletişim kurmak için kullandığı araçlar ise uyarı ve yardımlardır. Uyarı ve yardım; binicinin attan istediği bir hareketi yapması için ona etki etmesi, binicinin etkisi sonrası atın yapacağı veya yapmakta olduğu hareketi kolaylaştırarak ona yardımcı olması olarak tanımlanabilecek birbirleri ile iç içe olan kavramlardır. Uygulanmalar esnasında birbirini takip edebilecekleri gibi gerektiğinde hepsi veya bağımsız olarak tek başlarına da kullanılabilecek etkilerdir.

At binerken binici ile at arasında daima nezih ve medeni bir anlaşma metodu uygulanmalıdır. Kendisinden yapması istenen hareket etme, dönme, hız değiştirme, atlama, durma, geri yürüme vs. gibi hareketlerin, gerek istek şekli gerekse atın bu isteklere cevap verme şekli anında, tereddütsüz ve estetik olmalıdır. Eğer at kendisinden istenen hareketleri anında yapmıyor veya daha doğru bir ifade ile yapamıyor ise, binicinin ne istediğini anlamamış, eğitim seviyesi olarak istenileni yapabilecek adale ve zihin gelişmişliğine erişmemiş, o an için başka sebeplerden dolayı rahatsızlık içerisinde veya hareketi yapmaya uygun bir pozisyonda olmama gibi durumlar söz konusudur.

Atın kendisine nasıl davranıldığı, onun da binicisine karşı davranışını etkileyecektir. Şiddet, tereddüt veya sevgi karşılığını görecektir. Atın yapabileceklerinin azamisini yapması, bunları yaparken kendisinin ve binicisinin risk almaması eğitimle ve eğiticisinin ustalığı, kullandığı yöntemin başarısıyla ilişkilidir.

Eğer binici atının kendisine zorluk çıkarmadan itaat etmesini istiyorsa, eğitime öncelikle kendisinden başlamalıdır. Binicilik sporunun varoluşundan bu güne kadar at eğitiminde edinilen tecrübeleri bir tarafa bırakarak mucizevi arayışlar içerisinde olmak, büyük bir zaman ve emek kaybına yol açacaktır. At ile iletişim kurmada binici uzuvlarının konum ve fonksiyonları ile uyarı ve yardımların tatbiki evrensel olup bunların neler olduğunu, nerede, nasıl ve hangi dozda kullanılması gerektiğini bilmek ve sabırla uygulamak, binici ve eğiticilerin sorumluluğundadır.

Atla binici arasındaki iletişim, her birinin belirli roller aldığı karşılıklı bir olaydır. Binicinin görevi, ata uygun bir yöntemle istekleri iletme, atın görevi ise bu isteklere itaat etmektir. Binici ister, at yerine getirir. İstek düşüncesizce ve iletme zorla olmamalıdır. Bu nedenle, isteklerini ata anlatmada ve kabul ettirmede, psikolojik olarak en uygun yöntemleri ve araçları seçmelidir. Ata uyarak veya atın isteğini etkileyerek uyumlu bir ilişkiyi korumalı ve devam ettirmelidir. Bundan dolayı, her hareket önce içgüdüsel olarak ve çok çabuk şekilde tasarlanmalıdır. Bu tasarıdan amaç, binicinin isteklerini iletmesi sırasında en uygun araçları ve ata kendi isteği ile bunları kabul ettirmesi için en iyi yöntemi bulmasıdır.

Az da olsa bazen art niyet olduğu durumlar dışında, binici bu koşullara uyumlu olarak, atın binici isteklerine her zaman beklenilen şekilde tepki göstereceğini akılda tutmalıdır. Eğer binicinin uyarı ve yardımları istenilen etkiyi yaratmak için uygun değilse, at binicinin istekleriyle bağdaşmayan hareketler yapacaktır. Dolayısıyla yanlış iletilen bir isteğe itaat edeceği beklenmemelidir.

Bu düşünceden hareketle at ve binici arasındaki sağlıklı etkileşim ve bütünleşmenin yolu, binici tarafından kullanılacak uygun araçlar ile mümkün olacaktır. Bu araçlar ise “temel uyarı ve yardımlar” ile “yardımcı uyarı ve yardımlar” olarak sınıflandırılır.

2.4. Temel Uyarı ve Yardımlar

Diğer bir ifade ile “doğal uyarı ve yardımlar” olarak da tanımlayabileceğimiz bu etkiler, binicinin at üzerinde doğru bir oturuşa sahip olduğunda atını hissetmeye başlamasıyla, ona etki ederek aralarında kurdukları iletişim sonucunda atın zorla değil, isteyerek itaat ettiği uyarı ve yardımlardır. Binicinin at üzerindeki varlığının atı nasıl ve hangi araçlarla etkileyebileceğini düşündüğümüzde karşımıza üç temel husus çıkacaktır. Bunlardan birincisi özellikle ileri sürücü yardımların uygulanmasında kullanılan baldırlar, ikincisi atın ağzı ile elimiz arasındaki irtibatı sağlayarak diğer bir sevk ve idare aracı olan dizginler, üçüncüsü ise kullanım şekillerine göre farklı etkiler yaratabilecek, binicinin atın üzerinde taşıdığı ağırlık ve beldir. Her birinin uygulamadaki farklılıklarına göre ata farklı isteklerin iletilme şekilleri mevcuttur. Dolayısı ile temel uyarı ve yardımları üç başlık altında toplayabiliriz. Bunlar baldır, ağırlık ve dizgin uyarı ve yardımlarıdır.

2.4.1. Baldır Uyarı ve Yardımları

Baldırın esas görevi atın arka ayaklarını harekete geçirmektir. Her bir taraftaki baldır atın o taraftaki arka ayağına etki eder. At üzerinde doğru oturuşa sahip olan bir binicinin normal olarak baldırının konumu, kabaca kolan yatağına tekabül ettiğinden, baldırın bu bölgedeki konumu yapılacak etkinin şeklini belirler. Baldırın kolan bölgesindeki farklı konumlardaki yapılışlarına göre baldır çeşitleri olduğu gibi, kolan bölgesindeki yerinin değiştirilmeden etki etme dozlarına ve etkilerine göre de baldır çeşitleri mevcuttur.

Baldırların vazifesi bulundukları taraftaki art ayaklara müessir olmaktır. Baldır kolana ne kadar yakın bulunursa art ayağa ileri sürücü olarak o kadar çok müessir olur (ileri sürücü baldır), baldır kolanın gerisinde bulunursa, yapacağı etkinin şiddet derecesine göre ya bulunduğu taraftaki art ayağın manej izinden ayrılmasına mani olur (tahdit edici baldır) veyahut o ayağı aksi yana bastırır (yana sürücü baldır). Baldırlar, hareket halinde bulunan atın art ayağına bu ayak yerden kesildiği anda etki edebildikleri takdirde ancak müessir olabilirler.

“Baldır uyarı ve yardımları” denince, binicinin apış arasından tüm bacağının eyer vasıtası ile de olsa atla temas eden yüzeyini kullanarak uyguladığı etkiler akla gelmelidir. Hele sadece topukları ve hatta taktıkları mahmuz ile atını sürmeye veya ona etki etmeye çalışan birçok binici mevcuttur ki işte biniciliğin ruhu ve genel prensiplerine en aykırı uygulamalardan birisi de budur. Çünkü sadece topuklar veya esas kullanım amacı ve şeklinin ne olduğu bilinmeyen mahmuzlar ile yapılmaya çalışılan etkiler sadece atı rahatsız etmekle kalmayacak, binicinin uyluk, diz ve baldırlarının devre dışı kalarak, at ile temas yüzeyi kaybolacak ve dışarıdan bakıldığında da çirkin ve etkisiz bir görüntü hasıl olacaktır.

Genel bir prensip olarak binici, yapılışlarına veya etkilerine göre baldır çeşitleri vasıtası ile ne yapacaksa yapsın, hangi yanda at biniyor ise o yandaki baldırı ileri sürücü olarak kolana daha yakın, diğer yandaki baldırı ise sınırlayıcı (tahdit edici) olarak kolanın gerektiği kadar gerisinde muhafaza ederek kullanmayı alışkanlık haline getirmelidir.

Gerektiği şekilde kullanılması durumunda baldırlar, atın binicinin isteklerine uymasını, onun doğru bir iz üzerinde hareketini muhafaza ettirmesini sağlayacaktır. Daha da önemlisi, yapılışına veya etkilerine göre birçok kullanım şekli olmasına rağmen baldırlarını, dışarıdan bakıldığından birçok kimse tarafından gözlenemeyecek kadar çok küçük konum ve etki değişiklikleri ile kullanabilen biniciler, at ile olan işbirliğinin en estetik görüntülerini sunabilme ayrıcalığını kazanacaklardır.

2.4.1.1. Yapılışlarına Göre Baldır Çeşitleri

Temas: Atının üzerinde doğru olarak oturan bir binicinin, kolan bölgesinde doğal yerinde muhafaza ettiği baldırının at ile temasta bulunduğu halidir. Hareket halinde olan atın, arka ayağını karın altına sürdüğü anda o tarafta oluşan şişme neticesinde binicinin baldırına temas etmesi ile ileri sürücü yardım etkisi kendiliğinden oluşmuş olur. At ile iletişim kurulduğu anda binicinin oluşabilecek durumlara karşı anında reaksiyon gösterebilmesi ve atın binicisinin baldır çerçevesi ve kontrolü içerisinde bulunduğunu hissetmesi için baldırların, sürekli olarak temasta bulunması tercih edilmelidir. At tempolu adımlarla ileri gidiciliğini muhafaza ederken, atın ağzı ile binicinin eli arasındaki arzu edilen irtibat veya istinadın devam ettirilmesi için binicinin baldırlarının temasta kalması yeterli katkıyı sağlayacaktır.

Sıkma(Basınç-Kavrama): Atın vereceği tepki de göz önünde bulundurularak, baldırın temastaki durumuna göre daha aktif olarak kullanılmasıdır. İleri sürücü baldır olarak kullanılmak istendiğinde her iki baldır tarafından yavaş yavaş ve yumuşak olarak uygulanmalı, atın vereceği tepki doğrultusunda gerekirse dozu arttırılarak daha güçlü sıkma şeklinde tatbik edilmelidir.

Binicinin uyguladığı sıkma sonucu istediği yanıtı alması halinde, derhal baldır etkisi temas durumuna geçirilmeli, ileri gitme isteğinde veya talep edilen başka bir hareketi yapma arzusunda azalma görüldüğünde sıkma yinelenmelidir. Ancak her halükarda baldırın at ile teması muhafaza edilmelidir. At binici işbirliğinde alınacak olan mesafe, atın sıkma anında binicinin isteklerine anında ve istekli olarak cevap vermesine yeterli olacaktır. Bu yeterlilik binicilik kültüründe “atın baldıra hafiflemesi” olarak kabul edilir ve binicinin yapmış olduğu sıkma eylemi, dışarıdan yapılışının görülmediği ancak sonucunun gözlemlenebildiği bir performansı ortaya koyacaktır.

Çarpma: Binicinin atından yapmasını, temas ve sıkma şeklinde talep ettiği etkilere atın duyarsız kalması ve istenilen şekilde cevap vermemesi durumunda başvurulan ve kolanın biraz gerisine darbeler şeklinde uygulanan bir baldır şeklidir. Özellikle genç ata ileri gitme isteği öğretilirken kullanılan bir baldır şekli olup çabuk sonuç alınabilmesi mümkündür. Ancak, soğukkanlı veya ağırkanlı olarak bilinen atlara duyarsızca uygulandığında çarpmalara karşı giderek hissiyat kaybına uğrayarak, temas ve sıkmalara karşı duyarsız hale gelebileceği göz ardı edilmemelidir. Çarpmaların şiddeti ve darbe sayısı atın hissiyatına göre ayarlanmalı, şekil olarak kısa aralıklarla ve üst üste iki veya üç darbe halinde kullanılmalıdır.

Yanlış ve kötü bir alışkanlık olarak, gereksiz olduğu halde sürekli aynı dozda kullanarak atını hissiyatsız hale getiren “geveze baldırlara” sahip binicilerin atlarını uyandırmak ve ikaz etmek suretiyle atı eski duyarlılığına kavuşturmak için başvurulan bir yöntemdir.

Ani Sert Çarpma: Yapılan tüm baldır etkilerinin atın ileri gidiciliğini arttırmak olduğu düşüncesinden hareketle, diğer yapılan baldır etkilerine binicinin istediği oranda cevap vermeyen atlara, baldıra karşı duyarlılığını arttırmak için kullanılır. Kolanın bir-iki el genişliği kadar gerisine ani, sert ve net darbeler halinde uygulanmalı, atın bu baldır etkilerine tepkisi sürekli gözlemlenerek, dikkatli ve ölçülü hareket edilmelidir.

İsteklerini atına doğru olarak aktaramadığını veya atından kapasitesi dışında iş istediğini bilmeyen, dolayısıyla atının kendisine bilerek itaat etmediğini zanneden birçok binicinin, atına haksız yere kötü muamele yaparcasına dizlerini açarak ve abanarak, mahmuz ve topuklarını da devreye sokarak atının karnını tekmelemesi ve ancak atına böyle tahakküm etmeye çalışması sahalarda sıkça rastlanan bir durumdur. Çoğu zaman bilinçsiz ve gereksiz olarak yapılan bu tip hareketler zannedilenin aksine kendisini izleyenler tarafından ilgiyle değil hayretle izlenmesi gereken bir olaydır. Çünkü binicilik sporu ve at eğitiminin içerisinde kaba kuvvet, şiddet ve ata kötü muamele asla yer almaz. Binicinin isteklerini ata doğal, doğru ve estetik bir şekilde aktarması yerine, kural dışı kaba davranışlarda bulunması, aslında atın değil binicinin kendisinin bir zafiyeti olarak değerlendirilecektir.

2.4.1.2. Etkilerine Göre Baldır Çeşitleri

Sürücü Baldır: Kolan üzerinde, binilen atın duyarlılığına bağlı olarak şiddeti ayarlanmış baldır çeşitleri(temas, sıkma, çarpma, ani sert çarpma) uygulanarak atın ileri gitmesi için kullanılır. Sürüşün her iki baldır ile rahatça yapılabilmesi için binici, ağırlığını eşit olarak her iki üzengiye aktaracak ve ileri sürüş, iki baldır aynı anda veya gerektiğinde birbirini takip ederek uygulanacaktır. Sürüş yapılırken baldırın iki önemli özelliği vardır. Birincisi, ata güven verecek şekilde ve kararlı yapılmasıdır. Baldırın uygulanması belirsiz, deneyimsiz ve kararsız olursa ata gıdıklayıcı bir etki yapar, sinir sistemini altüst eder ve kolay kaçarak kontrolden çıkmaya neden olur. İkincisi ise ileri sürücü baldır binilen yanda yapılmalıdır. Çünkü genelde at iç arka ayağı ile vücudunu itmektedir. Sürüş anı atın bu ayağının yerde olduğu ancak yerden kalkmaya başladığı andır. Bu durumda, ayak yerden kalkarken etkiyi almış olur ve bacağını daha ileriye itmesi için yerden gerekli kuvveti kazanmış olur.

Şekil 11. İleri sürücü baldır

Sağ yanda binilirken, kolana daha yakın olan ileri sürücü baldır sağ baldırdır.

İleri sürücü baldırın iç arka ayak üzerindeki etkisi, bu ayağın mümkün olduğunca karın altına sürülmesi içindir. Dolayısıyla binici yapılışlarına göre baldır çeşitlerinden hangisini kullanırsa kullansın tüm binicilik yaşamı boyunca sürekli olarak kullanacağı bu baldır etkisini alışkanlık haline getirmelidir. Çünkü binicilik sporunda karşılaşılan problemlerin tamamına yakını atın daha çok ileri sürülmesi ile giderilir. Burada bahsedilen daha ileri sürüş, atın süratinin arttırılması değil, arka ayaklarının daha fazla karın altına sürülerek adım boylarının arttırılması ile arka kısmın daha fazla yük alarak ele hafif ve binicinin isteklerine daha çok riayet eden, kolay ve keyifli bir sevk idare sağlamaktır.

Bükücü Baldır: Binici, atının iç baldırının etrafında bükülmesini istediği zaman ki atın yanlamasına ve uzunlamasına yumuşatılması gerekliliğinden hareketle daime ihtiyaç duyulan bir harekettir, bu etkinin dış dizgin ve dış baldır tarafından da desteklenmesi gerekecektir.

At binicinin altında bir doğru olarak kabul edilirse bu doğrunun bükülüşünün sağlanması, doğrunun iki ucunun bükülme tarafına doğru hareketinin sınırlanıp, orta noktasından da bükülüş etkisi basıncının uygulanması gerekmektedir. Burada iki uç olarak vurgulanan, atın baş boyunu ki hareketi dış dizginle sınırlandırılacak, diğeri de atın sağrısı ki bu da dış baldır tarafından sınırlandırılacaktır.

Bükülüşün yapılan tarifinden anlaşılacağı üzere binicinin, bükücü baldırı tatbik etmede başarılı olabilmesi için, farklı uzuvlarının farklı görevler üstlendiği müşterek bir uygulamayı kurallara uygun bir biçimde yapma becerisine sahip olması gerekmektedir. Bu arada atın bulunduğu yerde değil her üç yürüyüş şekli olan adeta, süratli ve dörtnalda ileri giderken bükülüşün istenmesi esas olduğundan, iç baldırın bükücü etkisinin yanında ileri sürücü etkisinin de devam ettirilme zorunluluğu vardır ki bu aşamada binicinin hüneri belirleyici rol oynayacaktır.

Şekil 12. Bükücü baldır

Sağ yanda binilirken, dış dizgin ve dış baldır tarafından sınırlanan at, iç baldır etrafında bükülür.

Tahdit Edici (Sınırlayıcı) Baldır: Atın arka ayaklarının ön ayaklarının izini takip etmesi, gerektiğinde arka ayakların ön ayak izinden istenildiği oranda ayrılması veya arka ayaklarda binici tarafından istenmeyen yer değişikliklerinin önlenmesi, atla yapılan tüm hareketlerde arka kısmın kontrol altında bulundurulması amacıyla kullanılan bir baldır şeklidir. Binici bu etkiyi yapabilmek için sınırlanması gereken taraftaki baldırını kolan gerisine alarak atın sağrısını kontrol eder. Atın istem dışı sağrısını her hangi bir yana atması, binicinin iç baldır ile istediği bükülüşü dış baldırla karşılaması, iki izli hareketlerde sağrının sürekli denetlenmesi, ileri sürücü baldır uygulanırken arka ayaklarını karın altına sürmekte zorlanan veya imtina eden atların (özellikle genç atlar bu gibi durumlarda arka ayaklarını ön ayak izlerinin sağında veya solunda taşırlar) arka kısmının sınırlanması gibi uygulama alanları mevcuttur. Özellikle ileri gidiciliğin istenen seviyede sağlandığı durumlarda binicinin en çok dikkat etmesi gereken husus, atın iki baldır arasında tam bir doğru hat üzerinde ilerlerken yalpalaması veya diğer bir tabirle gezmemesi için arka kısmı tahdit edici olarak kullanılan dış baldırın tatbik etme gücü iyi ayarlanmalıdır.

Diğer unutulmaması gereken bir husus, binicinin tüm dönüşlerde atının ön ve arka ayaklarını dönüş kavsi üzerinde bulunmasını sağlamak esasından hareketle iç baldırla kolan üzerinde ileri sürücü etki uygularken, dış baldırı ile kolan gerisinde tahdit edici etkiyi mutlak uygulamasıdır. Aksi takdirde atın arka kısımları dönüş esnasında diğer tarafa savrulacak ve dönüş sonrası, arka ayakları karın altında bulunmadığından dengesiz, dağınık, güçsüz ve içtepisiz olacağından müteakip olarak yapılacak tüm görevlerde başarısız olunacaktır. Çünkü binicilik sporunda atın kendisinden istenen hareketleri yapmak için ihtiyaç duyacağı güç, bedeninin altında yük almış arka ayakların itici kuvvetinde bulunmaktadır. Dolayısı ile iç baldırın oluşturduğu bu gücün muhafaza edilmesi veya amacına yönelik olarak kullanılması dış baldırın tahdit edici etkisiyle korunacaktır.

Şekil 13. Tahdit edici baldır

Sağ yanda binilirken, kolanın gerisinde olan tahdit edici baldır sol baldırdır.

Yana Sürücü Baldır: Adından da anlaşılacağı üzere binicinin atını yana sürmek için uyguladığı baldır olup, her iki yanda da uygulanabilir. Yana sürücü olarak iç baldır kullanıldığında baldırın aynı zamanda ileri sürücü ve bükücü olma gerekliliği vardır. Eğer binicinin yana sürücü baldırı dış baldırı ise atın vaziyeti iç yana doğru olduğundan bu baldırın bükücü etkisinden bahsedemeyiz. Baldırın etki noktası ise atın binicisi tarafından ne ölçüde yana sürülmek istenmesiyle orantılı olup, ölçünün fazlalığına göre baldır kolanın daha gerisine etki yapılmalıdır. Bir çok binici iç baldırı ile kolan gerisinde yana sürücü etkiyi uygularken, Atın arka kısmını kontrol etme adına dış baldırı ile kolanın abartılı olacak kadar gerisine tahdit edici baldır uygulamaya çabaladıkları görülür. Hem çirkin hem de atı rahatsız edebilecek bu uygulama yerine, yana sürücü baldır etkisinin yeri eğitimin pekiştirilmesiyle kolana yaklaştırıldıkça, tahdit edici dış baldırın abartılı olarak geriye gitmesi gerekmeyecektir. Yana sürücü yardımların uygulanmasında tıpkı diğer yardımlarda olduğu gibi baldır etkileri yanında ağırlık ve dizgin etkileri de müştereken veya gerektiği oranda, attan istenen harekete destek vereceklerdir. Diğer bir ifadeyle binici atını yana sürmek için yalnız baldır etkileri ile değil birbiri ile uyumlu olarak dizgin ve ağırlık yardımlarından da istifade edecektir.

Şekil 14. Yana sürücü baldır

Yana sürücü baldır diğer baldır etkileriyle karşılaştırıldığında, ata öğretilmesi ve istenilen nitelikte sonuç alınması için, gerek çılbır ve yedekte gerekse at üzerinde titiz, sakin ve yavaş yavaş uygulanması gereken bir eğitim sürecine ihtiyaç vardır. Gerekli eğitim süreci ihlal edildiği takdirde ata yanlış alışkanlıklar kazandıracağı göz önünde tutulmalıdır. Her ne kadar yana sürücü etkiler sonucu attan talep edilen yan hareketler birçok binici ve eğitici tarafından ulaşılması güç bir seviye olarak kabul edilse de, gerekli kaidelere uygun olarak sabırla yapılan eğitim sonucunda dışarıdan bakıldığında fark edilmeyecek baldır etkileri sonucunda yan yürüyüşleri kolayca yapabilen atların yetiştirilmesi mümkün olacaktır.

Atlama Baldırı: Engel atlama branşında eğitilen atların durup dururken kendi inisiyatifi ile gidip bir engeli atlamak gibi iradesi olmadığını biliyoruz. Bu durumda onu atlanacak engele gerektiği gibi yaklaştıran, atlama bölgesine sokan ve atlaması için gereken uyarı ve yardımı yapan binicidir.

Atlama baldırı olarak tanımladığımız bu baldır etkisi, atın engeli atlamak üzere ön ayakları ile yeri itip yükselmeye başlarken, sıra engelin üzerine doğru çıkması için esas itici arka ayaklarına geldiği anda, itmeyi daha kuvvetli yapması ve engel üzerinde arzu edilen gerginlikte açılabilmesi için, her iki baldır ile kuvvetle atı kavrama şeklinde uygulanır. Bu kavrama ile birlikte baldırlar, gerek at engele doğru yükselirken, gerekse engel üzerinde ve yere inerken pozisyonunu ve ata olan etkisini kaybetmeyerek at ile olan uyumu da sürdürür

Şekil 15. Atlama baldırı

2.4.2.Ağırlık Uyarı ve Yardımları

Binicilik sporunda iki canlının birbirleri ile uyumunun en önemli göstergelerinden birisi de binicinin, kendi ağırlık merkezini atın ağırlık merkezine uydurabilme ve gerektiğinde kendi ağırlık merkezini değiştirerek atı etkileyebilme becerisidir. Binicinin öncelikle atın ağırlık merkezi hakkında bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bir atın baş ve boyun uzantısı nedeniyle ön ayaklarının arka ayaklardan biraz daha fazla yük taşıdığını biliyoruz. Bu sebeple atın ağırlık merkezi, dört ayağının oluşturduğu dörtgenin ortasından değil biraz daha ön taraftan geçmektedir. Duran bir atın ağırlık merkezi omuz ucu hizasından geçirilen yatay çizgi ile cıdağı hizasından indirilen dikey çizginin kesiştiği nokta olarak tarif edilir.

Şekil 16. Atın ağırlık merkezi

Hareket halindeki bir atın ağırlık merkezinin hep bu noktada sabit olarak durması mümkün değildir. Ancak üzerinde binicisi olmadığı zamanlarda atlar, kendi denge noktalarını ve ağırlık merkezlerini kontrol altında tutma konusunda hiç zorluk çekmezler. Buradan şu sonuca varabiliriz ki atın işi üzerinde binicisi olduğu zaman, ön kısım binicinin ağırlığından dolayı ilaveten yükleneceğinden dolayı daha zor olacaktır. Zira binicinin at üzerindeki konumu, hareketliliği veya hareketsizliği direkt olarak atını olumlu veya olumsuz olarak etkileyecektir. Ağırlık merkezini tek bir nokta olarak görmek yerine, ağırlık merkezi bölgesi olarak dikkate almamız ve binicinin ata uyum sağlamak için kendi ağırlık merkezini bu bölgeye mümkün olduğunca yaklaştırmasından bahsetmemiz daha doğru bir ifade tarzı olacaktır.

Duran bir atın hareket etmeye başlamasıyla binici, kendi ağırlık merkezi ile atın ağırlık merkezini bulmaya veya yakalamaya çalışacaktır ki işte burada denge kavramı devreye girecektir. Yerde veya at üzerindeki binicinin ileriye doğru hareketi, dengenin ileriye doğru bozulması ile başlayacaktır. Dolayısı ile burada ağırlığın ileriye doğru bozulması ile yapılacak olan, ağırlığın ileri sürücü etkisi ortaya çıkmış olacaktır (İleri sürücü ağırlık). Ağırlığın ileriye doğru bozulmasında esas binicinin büstünü öne eğmesi değil, bel ve kaynak kemikleri ile ileri doğru yapılacak sürüş, tercih edilen bir ağırlık etkisi olacaktır.

Şekil 17. Dengenin ileriye doğru bozulması ile hareket başlar

Burada birçok eğitici ve binicinin kaçırmaması gereken önemli bir nokta vardır ki oda esas amacın, atın doğal ağırlık merkezine binicinin kendi ağırlık merkezini yerleştirmesi olmadığıdır. Ulaşılması gereken esas hedef, binicinin kendi ağırlık merkezi ile atın ağırlık merkezinden oluşan bu denge noktasının daha geriye alınarak, ön kısmın hafiflemesinden doğan avantaj ile istenilen tüm hareketleri yapabilecek bir pozisyona getirilmesidir.

Bu maksatla, temel uyarı ve yardımlar vasıtasıyla atın arka ayakları daha çok karın altına sürülecek, neticede arka kısım daha çok yük alacak ve denge noktası geriye kayacaktır.

Bir atın doğal dengesi ister iyi ister kötü olsun, ön kısım daha çok yüklendiği için binicinin ağırlığından etkilenir. Bazı biniciler “binici ağırlığı atın hareketine bir engelse nedeni ağırlığın kötü bir şekilde ileri bırakılmasından ileri gelir” derler. “Eğer binici ağırlığını atın ağırlığına uygun gelecek şekilde yerleştirirse fazla öne yükleme ortadan kalkar” düşüncesini doğru olarak kabul etmek yanlıştır. Çünkü biniciyle atın ağırlık merkezinin birbirine uyması söz konusu olsa da, oturuş belirli sınırlar içerisinde olur ve bu sınırı aşamaz. Bu durumda binicinin ağırlık merkezi ile atın ağırlık merkezinin uyum sağlaması için, at ile binici arasında bir anlaşma gerekir ki, bu da ancak atın dengesinde değişiklik yapmakla sağlanabilir.

Şekil 18. Ağırlığın ileri sürücü etkisi

Binincinin, ileri gitmekte olan atına tutucu veya alıkoyucu bir etki yapma ihtiyacı hissettiğinde, belini gererek ve ileri doğru salınıma o an uymayarak büstünü biraz geriye doğru almasıyla uygulayacağı etki ata alıkoyucu bir etki olarak sirayet edecektir. Bu durumda binicinin ağırlık merkezinin atın ağırlık merkezine göre daha geriye aktarılmış olması söz konusu olacaktır ki bu etkiye de ağırlığın alıkoyucu etkisi diyebiliriz (alıkoyucu ağırlık).

Şekil 19. Ağırlığın alıkoyucu etkisi

Hareket halinde süvarinin kendi ağırlık merkezini atın mütemadiyen yer değiştiren ağırlık merkeziyle aynı noktada tutabilmeyi başarabilmesi atla beraber olabilme sanatını meydana getirir. Süvari ağırlığını sağa veya sola kaydırdığında at o zamana kadar takip ettiği istikametten ayrılır ve süvarinin ağırlığını kaydırdığı yöne doğrulur. Süvari vücudunun ağırlığını sağ veya sol kaynak kemiğine yüklemek suretiyle sağa veya sola kaydırır. Bunu yapabilmek için o taraftaki kalça biraz yüklenir ve o taraftaki diz bir parça daha aşağıya bastırılır. İşte bu bir ağırlık yardımıdır. Binicinin ağırlık merkezini ihtiyaç duyduğu kadar sağa veya sola aktarması ile elde edilen etkiye ağırlığın döndürücü etkisi diyebiliriz(Döndürücü ağırlık).

Şekil 20. Ağırlığın döndürücü etkisi

2.4.3. Dizgin Uyarı ve Yardımları

Diğer uyarı ve yardımlar ile kıyaslandığında, binicilik sporuyla ilgilenen çok büyük bir çoğunluk tarafından, atın sevk ve idaresinde hayati öneme haiz oluşundan dolayı üzerinde en çok durulan konuların başında gelir. Bu düşünce tarzı, ister istemez dizginlerin dolayısıyla ellerin, ata tesir etmede çok etkili bir araç olarak, daha aktif bir görevi olduğu inancıyla hareket edilmesi gerektiği gibi büyük bir yanılgıyı da beraberinde getirir. Zira dizginleri kullanan ellerin direkt olarak atın ağzına etki etmesi, dizgin uyarı ve yardımlarının diğer uyarı ve yardımlara nazaran çok daha hassas, çok daha az, çok daha dikkatli ve yumuşak olarak kullanılması gereğini ortaya koymaktadır.

Küçük parmakların alıkoyma veya ileri sürücü belli belirsiz etkileri dışında, bulunması gereken yerde bulunan eller(yumruklar), sadece atın istediği kadar atın ağzını takip ederek yerinden ayrılan ve görev bitimi tekrar yerine dönen(atlama sırasında baş boyun hareketlerini takip etmede), diğer zamanlarda ise atın ağzı ile dans edercesine uyum içerisinde bulunan bir görüntü vermelidir.

Atın güvenini kazanmış eller, binicinin yapabileceği bir çok biniş hatasını kapatabileceği gibi, ayarı ve hissiyatı olmayan, sert, dağınık ve çirkin yumruklar binicinin baldır ve ağırlık etkilerini ne kadar doğru ve estetik olarak yaparsa yapsın hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Dizgin uyarı ve yardımlarının alıkoyucu etkilerinin çok daha yoğun biçimde kullanılması nedeniyle, yapılışlarına göre dizgin çeşitlerinin kurallara uygun olarak kullanılması tek başına anlam ifade etmediğinden, biniciler sonuç almada sabırsızca davranarak yumruklarını kullanma disiplinini kaybetmektedirler. Halbuki çoğunlukla alıkoyucu etkiler sağlamak amacıyla kullanılan dizginlerin, özellikle baldırların yapacağı ileri sürücü etkilerle birlikte uygulanmaması sonuç almadaki başarısızlığın ana nedenidir. İleri sürülmeden yapılan her alıkoyucu uyarı ve yardım, atın arka kısmının geride kalarak, yapılacak müteakip hareket için esas unsur olacağı yerde, devre dışında kalmasına sebep olacaktır.

Yumuşak bir dizgin istinadıyla atın devamlı ileri gidiciliği arttırılır. Zaman zaman binicinin oturuşu hafifleyerek(atlama oturuşu) dizgin irtibatı daha kuvvetli, bel hareketleri daha yumuşak ve gerektiği şekilde olmalıdır. Atın temposu aynı kalmalı ve binici atın adımlarına uymalıdır. Ara sıra binici eyere derin bir oturuşla ve hep ileri gidicilikle binişe devam etmelidir.

2.4.3.1. Yapılışlarına Göre Dizgin Çeşitleri

Temas: Binicinin ellerinin(yumruklarının), dizginler aracılığıyla atın ağzı ile kurduğu en hafif iletişim halidir. Dizginlerin gerginlik derecesi en az olmakla birlikte, “boş dizgin” olarak tanımlayabileceğimiz, yumruklar ile atın ağzı arasında hiçbir bağlantının olmadığı bir durum da söz konusu değildir. Binici atının üzerine çıktığı andan yere inene kadar, atından herhangi bir talepte bulunmadığı, üzerine yeni bindiği, ödüllendirmek istediği veya biniş eğitimi sonunda dinlendirdiği zamanlarda dizgin uzunluğu ne kadar olursa olsun, atın ağzını en hafif biçimde hissettiği pozisyonu temas olarak tanımlayabiliriz. Atın, baş boynunu serbestçe ve arzu ettiği biçimde taşırken binicinin yumrukları ile onu takip etmesi temasın korunmasını sağlayacaktır.

Şekil 21. Dizgin Çeşidi – Temas

Boş dizginler yerine, dizginlerin atın ağzı ile temasta olunduğu durumlar, dışarıdan gelebilecek tehlikelere atın ani olarak tepki vermesi(ürkme, kaçma, oynama vs.) halinde binicinin atını hemen kontrol altına alması avantajını sağlayacaktır. Ayrıca, arzu edilen anlamdaki ellerin varlığının, at için ne denli önemli bir güven aracı olduğu göz önünde bulundurulursa boş dizginler de o kadar atın güvenini yitirmesine ve şaşırmasına sebep olacaktır.

Şekil 22. Ani boşaltılan dizginlere atın tepkisi

İrtibat: Dizginlerin, temas durumuna göre biraz daha gergin ve atın ağzını denetim altına aldığı durumdur. Binici yumrukları ile bu durumda atının ağzını daha rahat hissetmeye başlamıştır. Atın baş boynunun salınımına göre ellerin atın ağzını takip etme görevi devam etmektedir. Temas durumunda baş boynun nerede taşınacağı konusunda atın tam bir serbestisi varken, irtibatta artık binici yavaş yavaş denetimi kendi inisiyatifine almış ve bunun sonucu olarak atın baş boyun hareketleri biraz sınırlanmıştır.

Ata ilk binişte eğitime başlamadan önce temas durumunda geçen ısınma süresi sonunda atın ağzı ile irtibat durumuna geçilmesi, eğitimin yavaş yavaş başladığı durumlardaki pozisyondur diyebiliriz.

Şekil 23. Dizgin Çeşidi - İrtibat

İstinat: Artık binicinin eli ile atın ağzı arasındaki irtibatın daha da kuvvetlendiği, atın baş boyun hareketlerinin daha da sınırlandığı, ileri sürücü etkilerle atın daha toplu olarak hareket ettiği durum söz konusudur. Dizginlerin uzunluğu daha kısalmış olup atın topluluk ve yardımlara itaat konularında binicisinin yardımlar çerçevesine girerek itaat etmeye başladığını söyleyebiliriz. Atın ağzı ile yumruklar arasındaki dizgin gerginliklerin artması oranında baldırların ileri sürücü etkilerinin de artması gerektiği prensibinden hareketle istinat durumunda baldırların daha aktif olması gerektiği kaçınılmazdır.

Şekil 24. Dizgin Çeşidi - İstinat

Binicinin atın ağzı ile istinat derecesinde bir gerginlik istemesindeki amaç, atın art ayaklarını bu istinada karşı daha çok sürerek topluluğu ve dolayısı ile müteakip aşamada attan yapmasını isteyeceği hareketi kolaylaştırmaktır. Burada unutulmaması gereken husus ileri sürücü etkilerin her zaman ve her halükarda alıkoyucu etkilerden daha fazla uygulanması gereğidir.

Kuvvetli İstinat: Binicinin yumrukları ile atın ağzı arasındaki bağlantının en gergin olduğu durumdur. “Kuvvetli istinat” tabirindeki kuvvet, ileri sürücü etkilerin en yoğun olarak uygulandığı durumlardaki ellerin karşı koyuşu anlamındaki kuvvet olup, asla geriye doğru çekme veya asılma anlamını taşımamaktadır. Zaten dizginlerin geriye doğru çekilmesi veya atın ağzına asılarak alıkoyucu etki yapılması binicilik sporunda hiç de tercih edilen veya kabul gören bir uygulama değildir. Kuvvetli istinatta ise dizginlerin gerginliği yatay dengeye göre daha fazla olmakla birlikte ondan daha az elastiki, kuvvetli ve devamlı bir gerginlik söz konusudur.

Şekil 25. Dizgin Çeşidi – Kuvvetli İstinat

Kuvvetli istinatta attan istenilen hareketler başarı ile yapıldığında, at derhal dizgin gerginliği yeterince yumuşatılarak ödüllendirilmelidir. Özellikle bu safhada eğiticiler tarafından ileri sürücü etkilerin arttırılması konusunda biniciler sürekli uyarılmalıdır.

2.4.3.2. Etkilerine Göre Dizgin Çeşitleri

Binicinin elleri ile atın ağzı arasındaki iletişimde, yapılışlarına göre dizgin çeşitlerinden hangisi kullanılıyor olursa olsun, dizginlerin her biri ayrı ayrı, sırayla veya aynı anda eş görevler üstlenebileceği gibi farklı görevler de üstlenebilir. Bu görevleri, etkilerine göre dizgin çeşitleri olarak tarif edebiliriz. Etkilerine göre dizgin çeşitlerini koyuverici dizgin, alıkoyucu dizgin, tahdit edici dizgin, pasif dizgin ve yana döndürücü dizgin olarak sıralayabiliriz.

Koyuverme: Duruştan yürüyüşe geçerken veya herhangi bir yürüyüş şeklinden daha hızlı bir yürüyüş şekline geçerken, binicinin dizginlere verdiği serbestiyettir. Ancak bu serbestiyet asla dizginleri boşaltmak veya tamamen serbest bırakmak anlamına gelmez. Ve yumruklar asla bulunduğu yeri terk etmezler. Koyuverme, binicinin atın ağzı ile olan birlikteliği devam ettirirken, daha üst bir yürüyüş kararına çıkmak için ileri sürücü baldırları takviye etmek veya ona yardımcı olmak için ellerin küçük parmaklarının atın ağzına doğru yaklaştırıldığı, sınırlı ve yeterli bir etkidir. Koyuvermenin kullanıldığı diğer bir uygulama alanı, binicinin sert yumruklarından veya gerektiğinden daha sert bir ağızlık demirinin kullanılmasından kaynaklanan, atın boynunda oluşan kas sertliklerini gidermektir.

Şekil 26. Koyuverme

Yavaşça yapılacak her alıkoyucu etkinin arkasından aniden yapılacak koyuverici etkiler bu sertliklerin giderilmesinde önemli katkı sağlayacaktır. Çünkü alıkoyucu etki arkasından yapılan koyuverici bir etki, atın koyuverilen oranda başını ileri doğru uzatmasını sağlayacak ve bu çalışma atın boyun adalelerinde yumuşama sağlayacaktır.

Alıkoyma: Hareket halinde olan bir atın temposunu yavaşlatmak, yapılacak bir hareket için atı ikaz etmek, ağırlık merkezini geriye doğru değiştirmek amacıyla arka ayakların adım boylarını kısaltmak üzere yapılan dizgin etkileridir. Tıpkı koyuvermede olduğu gibi yumrukların yerini terk etmesi söz konusu değildir. Alıkoyma yaparken yumruklar yerinde durur ama sanki avuç içerisinde bulunan topu sıkarcasına küçük parmakları yukarı doğru kapatarak bu etkiyi ata aktarır. Alıkoyucu etki birçok binici tarafından atın ağzını çekmek veya ağzına asılmak şeklinde anlaşılmakta ve böyle uygulanmaktadır.

Küçük de olsa, binicinin dizginleri daha da gerginleştirilerek yaptığı bir geriye doğru hareket mevcuttur. Ancak geriye yapılan bu hareket, yumrukların bulunduğu yerde, attan istenen cevap alınıncaya kadar sıkmak- bırakmak, sıkmak-bırakmak şeklinde peş peşe uygulanacak etkilerle sınırlıdır. Unutulmaması gereken husus ise dizginlerin yapacağı alıkoyucu etkilerin ağırlık ile yapılan alıkoyucu etkiler ile birlikte uygulandığında bir anlam ifade edeceğidir.

Şekil 27. Alıkoyma

Atın ileri hareketini kısıtlamak amacıyla yapılan etkileri tanımlamak için alıkoyma terimini kullanırken, ileri gidiciliğin kısmen kısıtlanmasına “yarım alıkoyma”, tamamen kısıtlanmasına ise “tam alıkoyma” diyoruz. Tam alıkoyma uygulaması, atın ileri hareketinin tamamen sınırlanması yani durması için kullanılır.

Tahdit Etme(Sınırlama): Etkilerine göre baldır çeşitlerinde değinildiği üzere; iç yandaki baldırın ileri sürücü etkisi sırasında, dış baldırla yapılan sınırlayıcı etkide olduğu gibi tek yanlı uygulanan sınırlayıcı dizgin, atın bükülüş durumunu veya bir hareketin yeterliliğini belirlemek, omzunu dışarı kaçırarak yapabileceği itaatsizlik veya kaçmaları önlemek için kullanılan etkilerdir.

Şekil 28. Tahdit(sınırlama)

Binilen yandaki baldır, yani iç baldır tarafından ısrarla yapılan ileri sürücü etkilerin oluşturduğu ileri gidicilik enerjisinin karşılanarak biriktirildiği yer, dış taraftaki sınırlayıcı dizgindir. Diğer bir şekilde ifade edecek olursak, atın esas kontrolünün, sevk ve idaresinin yapıldığı, iç yandaki dizgine göre çok daha aktif ve sorumluluk üstlenmesi gereken dizgin sınırlayıcı olarak görev yapan dış dizgindir.

Pasif Etki(Pasif Dizgin): Eğitim veya yarışma esnasında, binicinin her hangi bir talebi olmadığı halde atın istinadı bozacak herhangi bir girişimde bulunması durumunda, buna müsaade etmeyecek şekilde ellerin pasif olarak kullanılmasıdır. Atın aniden dizginlere asılması veya binicinin ellerinden dizginleri alacak şekilde hamle yapması durumunda, yerinde duran yumrukların pasif bir şekilde kalarak bu harekete izin vermemesidir. Bu pasif etki kısa süreli olarak kullanılmalı, at pasif etkiyi hissettikten sonra sona erdirilmelidir.

Eğer at, binicinin ellerine inatla asılarak dizginleri çekmeye devam ederse binici bu durumda yumrukları ile tutucu dizgin uygulamasına geçer. Yumruklar bulundukları yerde daha fazla kapanarak dizginleri aynı gerginlikte sabit tutarken, baldırlar ile daha aktif ve güçlü ileri sürücü etki uygulayarak at bu direnişten vazgeçinceye kadar ısrar edilmelidir.

Yana Döndürme: Yana döndürücü dizgin olarak akla gelen ilk uygulama dönülecek taraftaki dizginin çekilmesi şeklinde olacaktır ki oldukça tehlikeli ve yanlış bir uygulamadır. Zira dönüşlerde iç taraftaki dizginin görevi sadece dönüşe vaziyet verecek kadar açılmasıdır. Dış dizginin bu dönüşü atın boynuna yaslanarak desteklemesi ve dönüş süresince baldırların ileri sürücü etkilerinin devam ettirilmesi ideal bir dönüş için gerekli olan hususlardır.

Dönüş sırasında iç dizginde oluşacak her çekme veya geriye hareket, atın iç art ayağının olması gerekenden daha geride kalmak suretiyle karın altına sürülmesini engelleyecektir. Dolayısıyla dönüş sonrası ifa edilecek her hangi bir görev için gerekli olacak içtepi sağlanamamış olacaktır. Bu nedenle dönüş için dış dizginin sınırlayıcı hareketi destekleyici görevi uygulamada ihmal edilmemelidir. Dış dizgin, sadece iç dizginin atın baş boynunu dönüş tarafına çevirmesinden kaynaklanan kısalmasını destekleyecek kadar uzamalı, bu uzama asla atın omzunu dışarıya kaçırmasına müsaade etmemelidir.

İç dizgin dönüşte hiçbir zaman geriye doğru çekilmezken, dönüş tarafına davetkar bir tutum sergilemeli, dış dizgin tahdit edici ve yana döndürücü etkisini sürdürmelidir.

Şekil 29. Dönüşlerde dizgin etkileri

2.5. Yardımcı Uyarı ve Yardımlar

Temel uyarı ve yardımların ata öğretilmesi veya pekiştirilmesi sırasında bunlarla birlikte veya ayrı olarak kullanılan, içeriği itibarıyla atın tabiatında bulunan özellikleri keşfedilerek onun hassasiyetleri üzerine yapılan etkilerdir. Bu etkiler, binicinin atla beraber olmaya başlamasıyla aralarında gelişen duygusal ağılıklı iletişimin uzantısı olarak binici tarafından tespit edilen, atın korktuğu veya hoşlandığı şeyler olup ses, ödül, ceza, kamçı ve mahmuz şeklinde sıralanabilir. Yardımcı uyarı ve yardımlar, atı sakinleştirici ve ona cesaret verici şekilde kullanılabileceği gibi onun dikkatini daha etkili olarak çekmek için ikaz edici hatta cezalandırıcı biçimde de kullanılabilir. Bu uyarı ve yardımların en önemli özelliği at üzerinde uygulanabildiği gibi yerde de uygulanabilmesidir. Özellikle yerde doğru olarak uygulandığında, at üzerinde binicinin uygulayacağı temel uyarı ve yardımların at tarafından daha kolay öğrenilmesinin desteklenmesi konusunda büyük avantaj sağlarlar.

Ses: Binicilik sporunda sesin oldukça önemli bir yeri mevcuttur. Zira binici, ses tonunu amaca uygun olarak kullandığı sürece atın merakını çevre şartlarından uzaklaştırarak dikkatini çeker. Binici tarafından yumuşak, sıcak ve dostça kullanılan bir ses tonu atına güven verecek ve onda korunma hissi sağlayacaktır. Böyle bir durumda at, kendisine binicisi tarafından her hangi bir zarar gelmeyeceğini idrak edecek ve kendisinden istenen hareketleri yapmada paniklemeyerek, bir eğlence anlayışı içerisinde yapmaya çalışacaktır. Sert, kaba ve şiddet içeren ses tonu ile yola çıkmak, atı kaygılandıracak hatta sinirlendirecektir.

Temel uyarı ve yardımların uygulanması esnasında sakin ve yumuşak bir ses tonu ile kullanılan kelimeler vasıtasıyla sürekli takviye edilen bir at, harekette başarı sağlandığında ödül ile de desteklenince o ses tekrar duyulduğunda itaat etme konusunda büyük bir kolaylık gösterecektir.

Ödül: Binicinin atından istediği ve karşılığını aldığı her hareketin hemen arkasına yerleştirilecek bir ödül, hem atın psikolojisi üzerinde oldukça pozitif bir etki bırakacak hem de hareketin daha çabuk öğrenilmesini ve pekiştirilmesini sağlayacaktır. Boynunun veya sağrısının okşanması, bu okşamanın sesle desteklenmesi(aferin-bravo vs.), çalışma sonunda veya arasında şeker, havuç, yulaf gibi ödüllerin verilmesi yanı sıra, bir at için en büyük mükafat, dizginlerin gerginliğinin gevşetilerek baş boynunun uzatılmasıdır. Özellikle topluluk içerisinde yapılan zorlu eğitim esnasında kendisinden bekleneni veren atın gevşetilen dizginler ile boynunu ileri ve aşağıya doğru uzatması, kaslarının esnekliğini arttırmada olumlu etki sağlayacaktır. Atın psikolojisi üzerinde çok daha tesirli bir etki vardır ki o da binicisinin kendisinden yapmasını istediği yeni veya bir hareketi beklenenden daha iyi bir performansla yerine getirmesi durumunda derhal attan inilerek çalışmanın bitirilmesi ve atın bolca okşanmasıdır.

Ceza: Bir çok binicinin atını ödüllendirme konusundaki doğru ve yerinde gösterdiği davranış biçimini, atını cezalandırma konusunda aynı hassasiyetle gösteremediğine sıkça şahit oluruz. Zira atından yapmasını istediği hareketlerin gereğini tam ve doğru olarak yerine getirme konusunda bilgi ve uygulamadaki zafiyetlerinin bilincinde olmamaları onları, atlarının kendilerine inatla direndikleri ve art niyetle cevap verdikleri kanaatine vardırır ki bu husus binicilik sporunda at ile binici arasındaki sağlıklı bir iletişimin kurulamaması açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Binicinin atına ceza vermeden önce attaki direnme veya itirazın nedeni konusunda öz eleştiriyi muhakkak ön planda tutarak hatayı öncelikle kendisinde aramalıdır. Bu sebeple bir atın ne zaman ve nasıl cezalandırılacağı hususu büyük bir beceri, dikkat ve bilgi gerektirir.

Atı suçlamadan önce binici kendi üzerinde dikkatli bir inceleme yapmalıdır. Çünkü direnmelerin yüzde doksanı binicinin kendi hatasından meydana gelmektedir. Binicinin sık yaptığı bir hata, ata görevini yapması için bir olanak vermede başarısızlığı veya isteklerini anlatırken atın olgunluğunun ve zekasının ötesinde anlatmasıdır. Atın direnmesinin nedeni, isteklere itaat etmesini ve dikkatini engelleyen fiziksel bir ağırlık veya bitkinlik olabilir.15

Cezanın zamanlaması ve veriliş şekli de ayrı bir ustalık ve incelik gerektirir. Şayet atın art niyetli olarak direnme gösterdiği kanaati oluşur ise o takdirde binici cezalandırmanın temel aracı olan kamçı ile atın sadece yanlarına uygulanması esas alınmalıdır. Kamçının atın sağrısına veya kafasına vurulması ise binicilik sporunda asla kabul görmeyecek çirkin ve küçültücü bir davranış olacaktır.

Kamçı: Binici tarafından doğru yerde taşındığı ve etkili olarak kullanıldığı takdirde, yardımcı uyarı ve yardımlar içerisindeki en etkili araçtır. Kamçı, atın terbiyesi sırasında ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere sürekli binicinin elinde olmalıdır. Kamçının atın art ayaklarının canlılığının arttırılması amacıyla, gerektiği zaman ve gerektiği şiddette kullanılması, maharet isteyen bir husustur. Binicinin kamçıyı hangi yanda taşıyacağı konusunda basit bir mantık geliştirebilir. Atının sert olan yanında muhafaza edilen kamçı, atın o yandaki art ayağın karın altına daha çık sürülmesi için uyarı ve yardıma hazır olacaktır. Sert olan yanda binilmesi(iç yan) kamçının, iç yanda binilen elde taşınmasının mantıklı ve doğru bir seçim olduğunu ortaya koymaktadır.

Yan değişiklikleri sırasında binicinin kamçıyı atı rahatsız etmeden, kararlı ve açık bir şekilde diğer eline aktarması önemli bir konu olup sıkça pratiği yapılmalıdır. Kamçıyı taşıyan yumruk atın ağzını rahatsız etmeden, başparmak içeriden aşağıya gelecek şekilde çevrilirken elin alt kısmı dolayısıyla kamçı yukarıya çevrilmiş olur. Bu sırada diğer el yine atın ağzını rahatsız etmeden çevrilen elin üzerinden kamçıyı alarak aynı şekilde uyluklarının gerisinde kullanmak üzere hazır duruma getirecektir.

Sürücü baldıra atın gerekli cevabı vermemesi durumunda binici, baldırının hemen arkasına ve baldır çarpmasıyla beraber kamçıyla hafif dokunur. Binicinin bu hafif dokunuşu veya duyarlılığına göre ve seri yapılışı üzerine at baldır sıkmasıyla kamçıyı beraber algılar. Böylece iki yinelemeden sonra etkilerin arasındaki farkı algılayamaz. Yalnız sıkma ve dokunmayı beraber hisseder, ikisini de baldıra bağlar. Kamçı at üzerinde ani batma hissi yaratır ve sonuçta arka ayaklar çabuk bir hareketle gövdenin altına sürülür. Eğer at baldır sıkmasına direniyorsa, kısa bir süre baldır sıkması bırakılmalı ve yerine kamçı dokunuşları yapılmalıdır.

Mahmuz: Eğitimde esas amaç, atı mahmuz kullanmaya gerek kalmadan terbiye etmek olmalıdır. Mahmuz kullanımının amacı, binicinin baldır etkilerine karşı atın hassasiyetini arttırmak ve baldır etkisini takviye etmektir. Eğer binici alt uzuvlarını tam olarak kontrol altında tutma konusunda yeterli beceriye sahip olamamış ise, mümkün olduğunca mahmuz takmamalıdır. Zira dengesini tam olarak sağlayamamış biniciler taktıkları mahmuz ile farkında olmadan atın karnına temas ettirerek gereksiz yere atı rahatsız ederler.

Yapı olarak hassas olmayan, sert, kaba ve soğukkanlı atlarda mahmuz kullanımı tercih edilirken, hassas, sıcakkanlı atlarda ve özellikle kısraklarda mahmuz kullanımına çok dikkat etmeli, gerekmiyor veya aşırı olarak tepki veriyor ise kullanımından uzak durmalıdır. Bilhassa genç atlar kamçı ile tanıştırıldıktan ve alıştırıldıktan sonra mahmuz ile tanışmalı, atın karnına hafif ve kısa bir dokunuş ile yetinilmeli, sürekli olarak atın karnına dayanmamalı ve gelişi güzel salınım içerisinde atı rahatsız etmemelidir. Belli belirsiz atın karnına değen mahmuzların bir süre sonra atta tepkisizlik ve vurdumduymazlık meydana getireceği unutulmamalıdır.

2.6. Uyarı ve Yardımların Birlikte Kullanılması

Binicinin at üzerindeki pozisyonu ile uzuvlarının konumu ve işlevselliği hakkındaki evrensel tespitleri yaptıktan sonra buna, at ile iletişim sağlamak için ihtiyaç duyulan temel, yardımcı uyarı ve yardımları ilave ederek tüm bu konuların birbirleri ile uyumlu olarak nasıl bir uygulamaya dönüştürülmesi gerektiği konusuna da değinmek faydalı olacaktır.

Öncelikle şunu vurgulamak gerekir ki binicinin at üzerinde bulunması gereken yerde taşımış olduğu uzuvları, hemen hemen tüm uyarı ve yardımların dışarıdan görünmeyecek şekilde doğru ve estetik olarak uygulanabilmesini sağlamaktadır. Başka bir ifade ile yumruklarını doğru yerde taşıyan bir binicinin tam ve etkili olarak yapacağı alıkoyucu veya ileri sürücü dizgin yardımını dışarıdan gözlemlemek zordur. Ancak dizginleri doğru uzunlukta olmayan, yumruklarını doğru yerde taşımayan, dengesiz ve uyumsuz bir oturuş ile atını kontrol edemeyen binicilerin yaptığı, yapmaya çalıştığı ve genellikle de yapamadığı bir alıkoyucu dizgin yardımı, yerini atın ağzına asılan, geriye abanarak atın ağzına sert darbeler indiren, bunu yaparken de oturuşu tamamen bozulan, atına kaba ve sert davranarak onu sinirlendiren, kendisini izleyenlere çirkin görüntü veren bir boğuşmaya bırakacaktır.

Yukarıda bahsedilen ve yarışma sahalarında sıkça görülen bu manzaranın en önemli nedeni kendi kendisini eğiten veya antrenörü tarafından eğitilen binicilerin alıkoyucu bir etkiyi uygulamanın, atı yavaşlatmanın veya durdurmanın yegane yolunun, atın ağzına asılmak veya dizginleri geriye doğru çekmek olduğu yanılgısını taşımalarıdır. Halbuki bir ata uygulanacak herhangi etkinin başarı ile yapılabilmesi için binicinin, elleri, baldırları ve ağırlığı ile eş zamanlı olarak uygulaması gereken uyarı ve yardımları mutlaka birlikte kullanması gerekmektedir. Bu eş zamanlı uygulanacak etkiler yapılışlarına göre aynı olabileceği gibi aynı anda farklı veya birbirinin tersi uygulamalar da mümkün hatta gerekli olabilecektir.

Atı ile tempolu, doğru ve istekli bir şekilde ileriye doğru giden bir binicinin, atını alıkoyma yapmak suretiyle dengesini bozmadan, adım boylarını kısaltarak temposunu yavaşlatmak ve nihayette durdurmak istediğini düşünelim. Bunun için daha önceki bahislerde belirtildiği gibi önce bir yarım alıkoyma sonra ise tam alıkoyma uygulanması gerekecektir. Bu etkilerin doğru ve tam olarak uygulanabilmesi için temel uyarı ve yardımların yani dizginlerin, baldırların ve ağırlığın müştereken yapması gereken etkileri söz konusu olacaktır. Bunlar gerektiğinde ses, kamçı, mahmuz gibi yardımcı uyarı ve yardımlar ile takviye edilecektir. Eğer bir alıkoyucu etkiyi bu kıstaslar ile uygulayacak olur isek:

- Yumruklar ile asla geriye doğru çekmeden (bulundukları yerden biraz yukarı doğru kaldırılmaları atın ağzında daha fazla etkili olacaktır)serçe parmaklar ile dizginleri sıkıp bırakmak, yetmedi ise tekrar sıkıp bırakmak suretiyle dizginlerin alıkoyucu etkisi,

- İleri doğru gitmekte olan atın denge noktasında bulunan büstün hafifçe arkaya doğru kaydırılması suretiyle dengenin geriye doğru bozulmasını sağlayacak olan ağırlığın alıkoyucu etkisi,

- Dizgin ve ağırlık ile bu etkiler yapılırken baldırların ileri sürücü etkisi, hemen hemen tüm binici ve eğiticilerin göz ardı ettikleri husus olup, aynı zamanda alıkoymanın başarıya ulaşmasını sağlayan en önemli uyarı ve yardımdır. Baldırların bu harekete ileri sürücü etki ile katılmaları şarttır. Atın yapılacak bir hareket öncesi dikkatini çekmek, adım boylarını kısaltmak, yavaşlatmak veya durdurmak için yapılan alıkoyucu etkilerin yanında baldırlar ile atı ileri doğru sürmeye çalışmak fikri başlangıçta çelişki gibi görünebilir. Ancak baldırların ileri sürücü görevi sayesinde, karın altına daha çok giren art ayaklar, daha fazla yük alarak ağırlık merkezinin çok daha kolay geriye doru aktarılmasını sağlayacağından, alıkoymanın başarısında esas etkiyi yaratacağı açıkça görülmektedir ve asla ihmal edilmemelidir. Çünkü bu uygulamanın sağlayacağı en büyük fayda art ayaklara aktarılan daha fazla ağırlık sayesinde binicinin ellerini alıkoyma sırasında çok daha az kullanacağı, bunun da atın biniciye olan itaati konusunda önemli katkı sağlayacağı eğitim sırasında her zaman önemle vurgulanmalıdır.

- Yukarıda belirtilen temel uyarı ve yardımları gerektiğinde takviye etmek için atı sakinleştirici sesle (ohoo, ohoo) yardımcı bir uyarıda bulunmak atın kendisinden talep edilen şeyi anlamasına ve binicisine itaat etmesine yardımcı olacaktır.

İtaat, zorla değil fakat isteyerek, büyük bir dikkatle ve inanç ile atın kendinden istenilen hareketleri büyük bir uyum, hafiflik ve kolaylıkla yapmasıdır.

İLERİ GİDİCİLİK

YARIM ALIKOYMA

TAM ALIKOYMA

Şekil 30. Uyarı ve yardımların birlikte kullanılmasında alıkoyma yapma örneği

Uyarı ve yardımların birlikte kullanılmasına diğer bir örnek verecek olursak, bir binicinin herhangi bir yürüyüş şeklinde ilerlerken sağa veya sola dönmek istediğini düşünelim. Binicinin;

- Döneceği taraftaki dizgin olan iç dizgin ile vaziyet vererek (hafifçe dizgini o tarafa açmak atta olumlu etki bırakacaktır), diğer taraftaki dizgin olan dış dizgin ile dönüşü sınırlayan tahdit edici dizgin yardımı,

- Dönüş tarafındaki baldır olan iç baldır ile ileri sürücü baldır yardımı uygulanırken, dış baldır ile atın sağrısını kontrol ederek dönüşü sınırlayan tahdit edici baldır yardımı,

- Ağırlığın gerektiği kadar dönülecek tarafa aktarılması suretiyle atın ağırlık merkezini o tarafa kaydırarak dönüşün kolaylaştırılmasını sağlayan döndürücü ağırlık yardımı aynı anda, birbirleri ile uyumlu olarak yapılması gereken uyarı ve yardımlardır.

Şekil 31. Uyarı ve yardımların birlikte kullanılmasında sağa dönüş örneği

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için üçüncü bir örnek vermek gerekirse atı ile yanaşma yapan bir binicinin dizgin, ağırlık ve baldır yardımlarını nasıl uygulayacağını gözlemleyelim.

Yanaşma yapılan tarafta iç baldır ileri sürücü etki yaparken, dış baldır da hem yana sürücü hem de tahdit edici etkide bulunmaktadır. İç dizgin yanaşma yapılan istikamete vaziyet vererek atı davet ederken dış dizgin yanaşmayı destekleyerek hareketi tahdit etmektedir. Binici ağırlığını yanaşma yaptığı istikamete kaydırmak suretiyle atın dengesini o tarafa bozarak yanaşmanın daha kolay yapılmasını sağlamaktadır. Eğitim sırasında yardımcı uyarı ve yardımlardan kamçı ve mahmuz ile hareket desteklenebilir

Şekil 32.Uyarı ve yardımların birlikte kullanılmasında yanaşma örneği

Resimden de görüleceği gibi binicinin bu uyarı ve yardımları nasıl yaptığının dışarıdan kolayca gözlemlenememesi, hareketin denge, uyum, yumuşaklık ve atın itaati açısından estetik içermesi, binicilik sporunda daima tercih edilen bir husus olmalıdır.

Gerek doğru oturabilme, gerekse uyarı ve yardımları doğru, etkili ve birbirleri ile senkronize olarak kullanabilme becerisini edebilmeleri için tüm binicilerin hem fikri hem de ameli olarak sürekli kendilerini geliştirme gayreti içerisinde olmaları gerekmektedir. Bir an önce yarışmalara katılmak, kupa kazanmak pahasına oturuşu, dengeyi ve uyumu öğrenmeden, at ile sağlıklı bir iletişim kuramadan hazır olduğunu zanneden veya yarışmalara girdikçe öğrenirim diyen onlarca binicinin sportif yaşamlarının zirveye çıkmasını ummak beyhude bir beklenti olacaktır. Sabırla, detayların üzerinde durarak, eğitim ve öğretimde süreklilik sağlayarak adım adım ilerlemek, tesadüfi olarak kazanılacak bir iki kupaya tercih edilmelidir.

Binicilerin erken öğrenme isteklerinin önemi gereğinden fazla stres yaratmamalıdır. Başlangıçtan itibaren doğru olarak öğrenmek, tam olarak yerleşmiş kötü alışkanlıkları düzeltmek için ara vermeye tercih edilmelidir.

At binici iş birliğinde sadece binici açısından değil atın binicisinin isteklerine cevap vermesi sırasında gözlemlenen hususların da her hangi bir zorlanma veya kabalık ve direnme göstermemesi gerekmektedir. Bunun sağlanmasında en büyük görev de binicinin olacaktır. Binicilik sporunda at ve binici temel unsur olup önem sırası göz önüne alındığında at daha öncelik taşır.

Tüm binicilik spor dallarında at en önemli unsur olarak kabul edilmelidir. Binicinin yetenek ve uygunluğunun atın yararına olması esas olarak kabul edilmelidir. Tüm biniş ve eğitim metotları, yaşayan bir varlık olan ve Uluslararası Binicilik Federasyonu tarafından kötü muamele olarak tanımlanan hiçbir tekniği içermemelidir.

3. MATERYAL VE METOD

Bu araştırmada, verilerin toplanmasında tarama ve deneme metotları uygulanmış olup, yurt içi ve yurt dışında bilimsel anlamda eğitim görmüş olan II. ve III. Kademe antrenörler ile görüşme ve mülakatlar yapılmıştır. Binicilik sporunun olimpik branşlarının doğduğu ve geliştiği ülkelerden; 1990 yılında İtalya Askeri Binicilik Okulu’nda 5 ay, 1999 yılında Fransa Ulusal Binicilik Okulu’nda 10 ay süreyle yapmış olduğum araştırma, gözlem ve belgesel tarama ile 1996-2000 yılları arasında heyetçe yapılan Almanya, İngiltere, Hollanda, Belçika gibi ülkelerdeki binicilik sporu eğitim altyapılarına yönelik mülakatlardan faydalanılmıştır. Elde edilen tüm bilgi ve gözlemler ülkemizde binicilik sporunun bilimsel olarak yapıldığı yegane kurum olan Askeri Binicilik Okulu Atlı Spor Eğitim Merkez Komutanlığı’nda görev yapan tüm genç, yetişkin ve usta binicilerin eğitim süreçlerine dahil edilerek uygulanmış ve önemli gelişmeler elde edilmiştir.

Ülkemizdeki lisanslı binicilerin ve antrenörlerin sayısı, yetişme ve yetiştirilme şekilleri dikkate alındığında sonuç itibarıyla bilimsel olarak uygulanacak ve sonuç alınacak bir çoğunluk bulunmadığından anket uygulanamamıştır.

Alb.Özkan TEMURLENK tarafından 15 yıllık bir çalışma sonucunda hazırlanan ve 1996 yılında yayınlanan BİNİCİLİK SERİSİ kitapları, hali hazırda ülkemizdeki en doyurucu ve en geniş içeriğe sahip yegane Türkçe eserdir. Binicilik sporunda dünya klasiklerinden sayılabilecek “Give Your Horse A Chance” (A.L.D.ENDRODY) ve “Training Show Jumpers” (Anthony PAALMAN) adlı eserlerin 1986 ve 1987 yıllarında Ütğm. Yavuz TÜRKGENCİ tarafından yapılan çevirisi dışında sadece, Türkiye’de çalışan birkaç yabancı öğretmenin ders notları, bazı süvari subaylarının çevirileri, Alman Binicilik Talimnamesi’nin çevirisi (1935) ve eski süvari mecmuaları mevcut olup, bu durum çalışmayı bilimsel Türkçe kaynak konusunda sınırlamıştır. Ancak konu ile ilgili olarak birçok yabancı kaynak da taranarak, elde edilen bilgilerden hareketle teorik bir çerçeve oluşturulmuş, bilgi ve uygulamadaki tereddüt ve farklılıkları gidermek amacıyla, tespit edilen konunun binicilik sporundaki anlam ve önemi vurgulanmıştır.

4. BULGULAR

Her binicinin farklı bir iskelet ve kas yapısına sahip olması nedeniyle doğru oturuşun standart bir şeklini aramak veya yaratmaya çalışmak, keskin ve değişmez bir tarifini yapmak suretiyle tüm binicileri bu kalıba sokmaya gayret etmek gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır. Ancak bu farklılıklara rağmen oturuşun, binicilik sporundaki evrensel önem ve anlamını idrak etmek ve doğru oturabilme becerisini kazanmak için, tüm biniciler tarafından sahip olunması gereken vazgeçilmez kural ve uygulamaları içermesi gerektiğini de asla unutmamak lazımdır. Bu düşünceden hareketle en geniş ve doyurucu bir tarifini yapmak gerekirse Doğru Oturuş;

Binicinin, uyarı ve yardımları etkili ve atı rahatsız etmeden uygulayarak ona isteklerini kabul ettirmesi maksadıyla, yumuşak, dengeli ve ata uyumlu bir şekilde, yeteri kadar sabit, sağlam, sakin, esnek, rahat ve bağımsız olduğu at üzerindeki en doğal ve en estetik pozisyonudur.

Şekil 33. Doğru Oturuş

Tanımdan da anlaşılacağı üzere doğru oturuş, binicilik sporunda sonsuza giden bir merdivenin ilk ve en önemli basamağı olup, üzerinde tüm binicilik yaşamı boyunca ısrarla ve ısrarla durulup, karşılaşılan bütün problemlerde atı daha iyi hissetmek, anlamak, tesir etmek ve hükmetmek için daha iyi oturmaya çaba gösterildiği takdirde binici ve atın daha az enerji sarf ederek daha çok iş yapabilme becerilerini attıracaktır. Özellikle eğitim saatlerinde gerek at ve binicinin iş görme kalitelerinin yükseltilmesinde, gerekse tespit edilen hata ve eksikliklerin giderilmesinde arzu edilen gelişimi ve değişimi sükunetle, aralarında kavga etmeden gerçekleştirebilmek için binicinin ve her ikisinin başarısından sorumlu olan antrenörün elindeki en önemli etkili araç doğru oturuş olacaktır.

Oturuş bir binicinin her türlü şartlar altında dengesini, at ile arasındaki uyumu ve yumuşaklığını muhafaza edebilme kalitesini işaret eden bir gösterge olup biniciliğin esasıdır. Eğer güzel bir oturuş yok ise anlatılacak veya gösterilecek hiç bir şey yoktur. Güzel bir oturuşun temelinin ise, dik ve dengeli bir büst ile başlayacağı unutulmamalıdır.

Şekil 34. Güzel bir oturuşun temeli dik ve dengeli bir büst ile başlar

Binicinin at ile olan dengeli, yumuşak ve uyumlu birlikteliklerini kendilerini izleyenlere en estetik biçimde sunma gayreti, binicilik sporunun öncelikli ve ayrıcalıklı bir özelliğidir. Estetiği; binicilik hissiyatında içgüdüsel hareketlerin, pratik düşünerek en uygun ve zarif etkilerle attan istenen özel ve doğru bir yanıt alma kabiliyetinin dışarıya olan seçkin bir yansıması olarak tanımlayabiliriz. Gerek estetiği gerekse binicinin at üzerindeki hakimiyetini geliştirmek için tüm uyarı ve yardımlara eksiksiz hakim olmaya ve etkilerini en iyi şekilde anlamaya gereksinim vardır. Bu tespitten hareketle her binicinin, konu ile ilgili olarak tam ve doğru bir literatüre dayanarak nazari birikimi yaratmak ve geliştirmek, bu bilgileri ise tam bir kararlılıkla doğru olarak uygulamaya gayret etmek ve zamanla bu becerileri alışkanlık haline getirmek gibi bir sorumluluğu ortaya çıkmaktadır.

Şekil 35. Alt uzuvların konumu

Eğer ayakta veya at üzerindeki bir insanın denge noktasından bahsedeceksek, dikkatimizi öncelikle ayaklarının tam olarak nerede durduğuna ve onun üzerinde yükselen uzuvların konumuna yoğunlaştırmalıyız. Topuklar dik olarak duran bir büstün tam altında bulunurken, uyluk ile baldır arasında serbest ve yumuşak olarak bulunan diz eklemi binicinin ayak burnu hizasına düşmelidir.

Baldır uyarı ve yardımları, bir çok binici ve antrenör tarafından bilindiği ve kullanıldığı şekliyle, sadece dizden aşağı bölüm olan baldır ve topukların kullanılması suretiyle yapılan değil, binicinin kaynak ekleminden başlayarak ayak topuklarına kadar uzanan tüm bölümün, yani bacağın tamamının kullanılması ile uygulanan tesirleri kapsar.

Aslında binicilik dilimizde tam karşılığını bulmamış olan “leg” kelimesi için, “bacak” ifadesi kullanılması gerekirken, oturuşta bacağın, eyerin üzerinde kalan kısmı olan uyluk ve dizlerden ziyade, atın gövdesine (kolan yatağı) direkt temas eden bölümü olan baldırların tesir etmedeki kolaylığı nedeniyle “baldır” kelimesinin tercih edildiği bilinmektedir. Ancak her ne kadar sadece bacağın baldır kısmının kullanılması ile elde edilecek etkiler uyluk ve dizlerin kullanımından çok daha kolay ise de, bu uygulama uyluk ve dizlerin uyarı ve yardıma iştiraki konusunda hiçbir görev almayacağı anlamına gelmemelidir.

Eğitim veya yarışma sahalarında atlarını sadece elleri ile sevk ve idare etmeye çalışan, baldır ve ağırlık etkilerini hiç dikkate almadan atını kontrol etmek, ona tesir etmek veya hükmetmek için sanki attan daha kuvvetli olduğunu zannederek elleri ile çırpınan, ancak buna muktedir olamayan, bunun yanında atı ile kavga ederek, kendisini izleyenlere çirkin görüntüler sunarak atına zulmeden onlarca binici görmek mümkündür. Ellerin (yumrukların) yapacağı her olumsuz, uyumsuz, yanlış ve sert etkinin, biniciye sürekli yeni ve telafisi zor problemler çıkaracağı muhakkaktır. Çünkü atın ağzında bulunan ağızlık demiri(kantarma, gem, pelhem vs), binici tarafından yapılan her olumsuz etkide ata acı vereceği gibi, onun sinir sistemini de olumsuz etkileyecektir.

At ile sağlıklı bir iletişim kurma ve nihayette estetik bir bütünleşme olarak nitelediğimiz binicilik sanatında zirve; elleri ile atın ağzı arasındaki ahenkli iletişimin sırrını yakalayabilme becerisini gösterebilen binicilerin ve bu başarının elde edilmesini sağlayabilen eğiticilerin olacaktır. Eğer bir binicinin ellerinin iyiliğinden bahsediliyorsa, bilinmelidir ki eller mümkün olduğunca sakin ve yerinde olduğu sürece iyidirler. Binincinin baldır veya ağırlığında meydana gelebilecek istem dışı veya hatalı hareketler ile ellerin yaptığı aynı hatalı tesirler arasında, atta oluşturacağı etki dikkate alındığında çok büyük farklılıklar mevcuttur.

Hal böyle iken atın tereddütsüz olarak güven duyması gereken uzuv binicinin elleridir. Ancak bu güveni duyan atlar kendilerini binicilerine teslim ederken, bunun anlam ve önemini kavrayamamış binicilerin “atımın ağzı çok sert”, “sürekli elime asılıyor”, “çenesi çok kuvvetli”, “beni hiç dinlemiyor” gibi şikayetler ile atlarını suçlamaya devam ettiklerini sıkça duyarız. Bu şikayetlerin esas nedeni binicinin, atın ağzı ile yumrukları arasındaki temas, irtibat, istinat ve kuvvetli istinat gibi uyarı ve yardımlar ile yaptığı tesirlerin yeterli olmadığına inanmasıdır. Doğru oturuşta uzuvlar bahsinde belirtilen “atın üzerinde bulunulduğu sürece eller, atın ağzına aittir” ifadesinin temelinde yatan anlam, ellerin ata tutunmak veya dengeyi sağlamak için bir araç değil, atın tüm hareketlerine mütevazı, yumuşak ve mümkün olduğunca hassas olarak uyum sağlayan bir görev üstlenmesi gerekliliğidir.

Ellerin, atın arka kısmında baldırların ileri sürücü etkisiyle oluşturulan, yine baldır ve oturuş etkileri ile ön tarafa aktarılan enerjinin atın ağzından geçerek biriktiği, biriken bu enerjinin gerektiği zamanda gerektiği kadar açığa çıkarılması ile istenilen hareketlerin yapıldığı bir dayanak noktası olduğu unutulmamalıdır.

Şekil 36. Art ayaklarda oluşturulan enerjinin ellere(yumruklara) intikali

İleri sürüşle birlikte uygulanmadığında dizginle yapılan etkiler, atın ön kısmı ile arka kısmını böler. Dizgin etkileri atın tepe noktasından, boynundan, sırtından arka ayaklarına kadar uzanan hatta ne kadar az sertlik ve karşı koymayla karşılaşırsa o kadar çabuk etki eder. Bu hattı açık olan yani kasılma veya sertlik bulunmayan atlar dizgine tam anlamı ile itaat eder. Bu da ancak atın ön kısmı ile art kısmının birbirine bağlanmış olmasıyla gerçekleşir. Ön ve art kısımlarının birbirlerine bağlanmış olmasıyla dosdoğru tanzim edilen bir at, dizgin istinadının kaybolmamasına dikkat eder ve baş boynu ile burun ucunu içinde bulunduğu hareketin gerektirdiği şekilde taşımış olur.

Dönüş tarafındaki dizginleri geri çekmek suretiyle yapılan dönüşlerin çoğu binicileri müteakip harekette hüsrana uğrattığı yarışma sahalarında sıkça rastlanan bir durumdur. Gerek dönüş esnasında atın bütünlüğünü bozması gerekse aksi istikamete savrulan art ayakların müteakip hareket için tamamen etkisiz kalması her şeyi alt üst edecektir. Bu düşünceden hareketle eğiticilerin binicilerine dış dizginin ne denli önemli bir araç olduğunu sürekli hatırlatarak, bu dizgini etkili ve verimli olarak kullanmanın sırrını öğretmeleri, binicilik sporunda ciddi bir eğitim aşaması olarak değerlendirilmelidir.

Şekil 37. Dönüş hataları

Dizlerin bağımsızlığı ve yumuşaklığı, özellikle ileri sürücü yardımın uygulanmasından sorumlu olan baldırlara ve üzerindeki büstü dengeli olarak taşıyan topuklara inisiyatif alma özgürlüğü verecektir. Dizler kilitlenmemeli aksine serbest bırakılmalıdır. Çünkü dizlerin sertliği veya kilitlenmesinin binicinin ve atın dengesine, adımların yumuşaklığına olumsuz etkisi olacağı kesindir. Baldır ve uyluklar yerlerini doğru olarak muhafaza ettiği sürece dizler doğal yerini zaten almış olacaklardır. Gerek at terbiyesi gerekse atlama oturuşunda aynı prensip geçerli olup dizin eyere doğal teması ve sabitiyetini gereğinden fazla abartarak tutunma aracı olarak değerlendirmek, baldırların anlam ve önemini yitirmesine yol açacak ve onları etkisizleştirecektir. Hafif süratlide sabit olan dizin oturuş ve kalkış anında tüm açıları değiştirdiği ve bunun ata da intikal ettiği unutulmamalıdır.

Şekil 38. Dizlerin eyere sabitlenmesinin oturuşa olumsuz etkisi

Tüm binici ve eğiticilerin spor yaşamları boyunca sürekli göz önünde bulundurmaları gereken hususlardan birisi de uyarı ve yardımların ileri sürücü etkilerinin, alıkoyucu etkilere nazaran daha çok kullanılması gerekliliğidir. Zira binicilik sporunda at ile binici arasında oluşturulmaya çalışılan iletişim ve etkileşimi, eğitim sırasında olumsuz olarak etkileyen hemen hemen tüm problemler, binicinin atını daha enerjik bir şekilde ileriye sürmesi ile bertaraf edilebilir. Bir atın daha enerjik bir şekilde ileriye doğru sürülmesi demek atın süratinin arttırılması değil özellikle iç baldır etkileri ile art ayakların daha çok karın altına sürülmeleridir.

Gerek temel gerekse yardımcı uyarı ve yardımlar, birbirleri ile iç içe ve müştereken kullanıldıklarından önemli olan husus, ileri sürücü uyarı ve yardımların her zaman alıkoyucu uyarı ve yardımlara galip gelmesidir. Binicilik sporunda akla gelen “dizgin gerisine kaçma”, “dizgine asılma”, “çarpıklık”, “itaatsizlik”, “direnme”vb. gibi birçok problemi ortadan kaldırmak, atın binicisi tarafından daha çok ileriye sürülmesi ile mümkün olabilecektir.

Yarışma alanı problem çözme yeri değil, eğitim ile elde edilen inkişafın hakem heyeti ve izleyicilere en estetik biçimde sunulduğu mahal olup, oturuş hatalarından kaynaklanan her türlü sıkıntı ve eksikliğin bertaraf edilmesi gereken yer eğitim alanıdır. Binicilikte eğitim saati; at ve binicinin sağlıklı, yaratıcı ve öğretici bir iletişim ve uyum içerisinde buluştuğu, her ikisi içinde fiziksel ve ruhsal olarak asla yorgunluğa dönüşmeyecek bir seans olmalıdır.

5. TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER

Bütün spor uğraşılarında olduğu gibi binicilikte de başarılı olmak için hem inceleme hem uygulamada devamlılık ön koşuldur. Emek harcamadan kesinlikle başarı beklenemez, rastlantı sonucu başarı kazanmak sık olmasa da görülür. Fakat kısa bir süre sonra başarısızlıkla karşılaşılacağı kuşkusuzdur. Binicilikte dar anlamıyla başarı yarışma kazanmaktır. Fakat burada sözü edilen başarı atını, hissetme ve iyi bir binişle iyi bir düzeye getirmektir. Bu çok güzel bir duygudur. Yumuşak, tempolu, yay gibi parlak, dizginde, binicinin oturuşunu eğerin içine çeken ve onu kendinden ayırmadan yürüyen atlar eğiterek onunla üç adım atan binici yüzlerce yarış kazanan bir biniciden daha mutlu ve başarılıdır.21

Bir binicinin, bu sporda gelecekte elde etmek istediği veya edeceği performans üzerinde direkt ve en öncelikle etkili olacak olan husus, o binicinin at üzerindeki pozisyonu, uzuvlarının konumu ve işlevleridir. Başka bir canlı ile olan ve genellikle hareket halindeki birliktelikte denge, uyum ve yumuşaklık faktörleri başarı için ne kadar hayati öneme haiz ise, tüm bunları hissedebilmenin ve ata gerektiği gibi tesir edebilmenin ön koşulu da doğru oturuşa sahip olabilmektir. Binicilik sporunda ustalar tarafından bilinen ve sıkça tekrarlanan “hata daima eyerin üzerinde aranmalıdır” ifadesi gerçekçi bir tanımlamadır. Binici nerede bir zorluk ile karşılaşıyor ise kendisini ata binmeden önce, biniş esnasında ve biniş sonrasında sürekli olarak bir özeleştiriye tabi tutmalıdır.

Binicilik sporunda eğitimin temel ve en önemli unsuru olan doğru oturuş, binicinin spor yaşamı devam ettiği sürece gerekli önem ve dikkat verildiği sürece gelişebilen veya geliştirilebilen bir konu olduğu gibi, önemsenmediği veya önemi kavranamadığı sürece de bozulan, geriye giden ve nihayette çirkinleşen bir görünüme sahip olacaktır. Yarışma sahalarımızda sırf yarışmayı kazanmak amacıyla uyum ve estetik yerine dengesiz, kaba ve çirkin görüntülerle atına ve kendisini izleyenlere eziyet eden, sonuçta doğal olarak elde edemediği başarıdan hala atını sorumlu tutan ve bu hayati yanlışı konuyu bilmeyen kişilere anlatıp onları ve kendisini kandıran onlarca binici mevcuttur. Bu nedenle gerek binici gerekse antrenörlerin, sporda kalıcı olabilmek ve zirvede mücadele edebilmek için ilk ve en mühim basamağın doğru oturuş ile at ve binici arasındaki iletişimin sağlanmasında kullanılan temel ve yardımcı uyarı ve yardımların, tam ve doğru olarak uygulanmasının üzerinde sabırlı olarak çalışmaları gerekmektedir. Konu ile ilgili olarak yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen bilgiler çerçevesinde sürekli göz önünde bulundurulması gereken teklif ve öneriler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

- Binicilik sporunun bilimsel tanımının yanında sanatsal ifadesinin bir gereği olarak doğal, dengeli, uyumlu, yumuşak ve nihayette estetik bir iş birliğinin izleyicilere ve hakem heyetine sunumu daima hedef olarak alınmalı, müsabaka kazanma fikri yukarıda belirtilen hususların üzerine inşa edilmelidir.

- At üzerinde veya yerde iken uzuvların konumu ve fonksiyonları hususunda sürekli bir oto kontrol anlayışı ile hareket edilmeli ve farklı otoritelerden görüşler alınmalı ve oturuş hataları oluşmadan sağlam ve sağlıklı bir oturuşun temeli atılmalıdır.

- Çalışmaların ve yarışmaların video kayıtlarının sürekli tutularak detaylı olarak incelenmesi binici ve attaki inkişafın veya geriye gidişin gözlenmesi açısından biniciye büyük katkı sağlayacaktır. Zira binicinin atı ile birlikte yaptığı işlerin dışarıdan nasıl bir görüntü verdiği gelecek çalışmalara yön vermek açısından oldukça önemlidir.

- Denge, uyum ve yumuşaklığın oluşturulması ve geliştirilmesi ile ilgili olarak çılbır, kulvar ve kavaleto çalışmalarından azami istifade edilmelidir. Özellikle antrenör eşliğinde yapılan dizgin ve üzengilerin kullanılmadığı çılbır çalışmaları eğitimde en yakın ve bire bir etkileşimi sağlayacağından, binicinin kariyeri ne olursa olsun sıkça başvurulması gereken bir eğitim ihtiyacı olarak düşünülmelidir.

- Binicilik sporuna yeni başlayan sporcuların bir an evvel yarışmalara katılmak düşüncesinden hareket ederek eğitim basamaklarını üçer beşer tırmanmaya çalışması er veya geç hüsranla sonuçlanacağından, ehil eğiticiler nezaretinde sabırla temel eğitimlerini tamamlamaya gayret sarf etmeleri ve sürekli kendilerini bu hususlarda geliştirmeye çabalamaları sporda daha kalıcı olmalarını sağlayacaktır.

- Binicilik sporunun hangi branşında olursa olsun biniciden beklenen yeni hareketler değil, ilgili yönetmeliklerde belirtilen hususlar olup esas gelişme, hareketlerin daha az enerji sarf ederek daha dengeli, daha uyumlu, daha yumuşak ve daha estetik olarak yapılmasındadır. Sporda karşılaşılan problemlerin büyük bir çoğunluğunun bertaraf edilmesi, yukarıda belirten hususlardaki fikri ve ameli uygulamalarla programlı çalışmalara bağlı olduğundan gerekli önceliğe ve öneme sahip olmalıdır.

ÖZET

Temelinde barındırdığı doğa ve hayvan sevgisi sayesinde bir yaşam biçimi olan binicilik sporu; bireyin, yeryüzünün en soylu varlıklarından biri olan at ile birbirlerini tanıyarak, etkileyerek ve nihayette tamamlayarak oluşturdukları uyumu, kendilerini izleyenlere en estetik biçimde sundukları bir sanat olarak tarif edilebilir. Biniciliği aynı zamanda, at ve binicinin sahip oldukları kudret ve maharetleri sanatsal bir gösteriye dönüştürme süreci içerisinde, evrensel doğrulardan azami suretle istifade eden ve sürekli kendini geliştirme gayreti içerisinde olan bir bilim olarak da tanımlamak mümkündür. Dolayısıyla sadece bir spor olarak değil aynı zamanda bir sanat ve bilim olan binicilikte başarıya giden yol araştırma, inceleme, kavrama ve uygulamadan geçmektedir.

Binicilik hissiyatının gelişiminde esas faktör olan at ve binici arasında sağlanması ve geliştirilmesi gereken doğru bir iletişim ve etkileşim için çoğu binici ve antrenörler, atın fiziksel ve zihni fonksiyonlarını öğrenerek, bunları etkilemek için birçok yöntemi uygulamaya çaba sarf ederken, at üzerinde onu hissetmeye başlayabilmek için ilk ve en önemli konunun DOĞRU OTURUŞ olduğuna gerektiği kadar önem vermemektedirler. Halbuki ancak ve ancak atının üzerinde doğru oturabilen bir binici atını hissedebilir ve ancak atını hissedebilen bir binici atına tesir edebilir ve ancak atına tesir edebilen bir binici atı ile birlikte bir uyum yakalayarak istediklerini yapabilir. Böylesine bir zincirleme gelişimin ilk ve en temel halkası olan doğru oturuşa gereken önemi vermek, gelecekte karşılaşılabilecek tüm problemlerin çözümlenmesinin esas anahtarı olacaktır.

At üzerinde ne kadar uzun yıllar kalınırsa kalınsın, ne kadar iyi eğitilmiş atlara binilirse binilsin, eğer binici gerektiği şekilde doğru bir oturuşa sahip olamamışsa, hem belli bir standardın üzerine çıkamayacak hem de bindiği atın eğitim seviyesinin geriye gitmesine engel olamayacaktır. Hatta bu geriye gidişin sebebini de idrak edemeyecek ve tüm kabahati atında arayacaktır.

Oturuş bir binicinin her türlü şartlar altında dengesini, at ile arasındaki uyumu ve yumuşaklığını muhafaza edebilme kalitesini işaret eden bir gösterge olup biniciliğin esasıdır. Eğer güzel bir oturuş yok ise anlatılacak veya gösterilecek hiç bir şey yoktur. Güzel bir oturuşun temelinin ise, dik ve dengeli bir büst ile başlayacağı unutulmamalıdır.

Sıkılmış dizler; genelde ata daha iyi tutunduğunu zanneden biniciler ve öyle olması gerektiğini öğreten öğretmenlerin düştüğü büyük yanılgıdır. Zira dizlerin, ata tutunmak veya ihtiyaç duyulan sabitiyeti sağlamak amacıyla kullanılması, sadece binicinin tüm uzuvlarına sirayet edecek bir sertliğin başlangıcı ve esas nedeni olmayıp aynı zamanda baldır ve uyluğu tamamen devre dışı bıraktığından, binicinin at ile iletişim kurma ve ona tesir etme imkan ve kabiliyetinin çok büyük bir yüzdesini elinden alır.

SUMMARY

Based on the rule of loving animals and the nature, and being lifestyle equestrianism can be defined as an art that a person and a horse represent the harmony between them in a very aesthetic way. This harmony is formed by knowing, affecting and finally supplementing each other. Besides, it is also possible to define equestrianism as a science transforming the might and the abilities that the rider and the horse possess into an artistic show, while benefiting from the universal truths and continually tries to improve itself. So being not only a sport event but also science and art, the road that goes to success passes from investigation, analysis, comprehension and practice in equestrian.

Many trainers and riders do not pay attention enough to the importance of the CORRECT SEAT that has a vital priority to provide and improve the relationship between the rider and his horse. Nevertheless, only the rider can feel his horse who seats over his horse correctly and only the rider can effect his horse who can feel his horse and only the rider can do what he wants who can effect his horse in harmony. To consider important correct seat which is an essential link of a successive improvement will be the main key to solve all problems which would be faced in future on.

It’s not important that you ride for a very long time and also there is no importance that you have well-trained horses, you will never get over an average furthermore you could not prevent to get back the training level of your horse if you could not have a correct seat. In addition to this you will not understand the reason of this getting back and you will make your horse guilty.

The seat is an indicator and the base of equestrian which points out the quality that enables the rider to keep his balance under any circumstances, softness and harmony between his horse. There is nothing to tell and point out if there is not a good seat. The base of a good seat starts with an upright and balanced bust.

Tightened knees are an important mistake that the riders and the trainers who suppose that it’s the better way to hold on the horse with the knees. Using of the knees to hold on the horse and to fix the whole body will missing a very big percentage of effecting capability and communication by not be only the beginning of the toughness but also make the calves and the legs out of service.

ÖZGEÇMİŞ

1964 yılında Istanbul’da doğdu. 1978’de Kuleli Askeri Lisesi, 1982 yılında Kara Harp Okulu’na girdi. 1983-1986 yılları arasında Binicilik Başlangıç Kursunu bitirdi. 1986 yılında K.H.O’ndan Teğmen olarak mezun olarak 1988 yılında K.K.Atlı Spor Eğitim Merkezi K.lığına atandı.

1988-1989 yılları arasında Binicilik Temel Kursunu tamamlayan A.Fuat ÜNVER 1990 yılında Binicilik Tekamül Kursu görmek üzere 5 ay süreyle İTALYA’ya gönderildi. 1989-1999 yılları arasında Yarışma Subaylığı, Kurslar Subaylığı, Engel Atlama Kısım Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Binicilik Ekibi (KKBE) Komutanlığı, KKBE Antrenörlüğü görevlerinde bulundu. Bu süre içerisinde ulusal ve uluslararası toplam 590 yarışmaya katılmış; 112 adet birincilik, 47 adet ikincilik, 30 adet üçüncülük elde etmiştir.

1996, 1998, 1999 yıllarında binicilik sporunda gelişmiş ülkelerin eğitim ve üretim alt yapılarını araştırmak, eğitilmiş konkur atı satın almak, binicilik okulları eğitim ve öğretim faaliyetleri hakkında incelemelerde bulunmak üzere ALMANYA, FRANSA, BELÇİKA, HOLLANDA ve İNGİLTERE’de Tetkik Gezilerine katıldı.

1999-2000 yıllarında KKBE K.lığı, Antrenörlüğü ve Yarışma Subaylığı görevlerini sürdürürken 10 ay süreyle Uluslararası Antrenörlük Kursuna FRANSA’ya gönderildi. Kurs bitiminde Engel Atlama, At Terbiyesi ve 3Günlük Yarışma dallarında Uluslararası II.Kademe Antrenör Lisansı ve Uluslararası Çalışma Pasaportu alarak yurda döndü.

2001 yılı Genel Atamalarında şark hizmetini yapmak üzere 12.Mknz.P.Tug.K.lığı Ağrı/Eleşkirt’e atandı. 2001-2003 yılları arasında Ankara Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünde Beden Eğitimi ve Spor A.B.D., “Spor Yönetimi” alanında yüksek lisans yaptı.

2004 yılında tekrar K.K.Atlı Spor Eğitim Merkezi K.lığına atanan A.Fuat ÜNVER 2004-2006 yılları arasında Karagücü Binicilik Ekibi Antrenörlüğü görevini yürütürken Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsünde Beden Eğitimi ve Spor A.B.D., “Spor Yönetimi” alanında Doktora Eğitimini tamamladı.

2004-2005 yıllarında Türkiye Binicilik Federasyonunda Engel Atlama Kurulu ve Coaching Kurulu Başkanlığı görevlerini yürüterek Federasyonun yeniden yapılanma ve özerklik çalışmalarında görev aldı. 2005 yılında Uluslararası Binicilik Federasyonu(FEI) Öğretmenlik Kursunu (Coaching System Level I) tamamladı.

2007 Ağustos ayında Albay rütbesiyle emekliye ayrılan Dr.A.Fuat ÜNVER halen Türkiye Binicilik Federasyonu Teknik Komiteler Başkan Yrd.lığı görevini yürütmekte, “Türkiye’de Yerli At Üretimi ve Eğitiminin Türk Biniciliğinin Gelişimine Etkileri”, “Antik ve Modern Olimpiyatlarda Binicilik”, “Türk Biniciğinin Tarihsel ve Olimpik Gelişimi”, “Binicilik Sporunda ULUSAL BİNİCİLİK OKULU Yaklaşımı” konularında bilimsel çalışmalarına devam etmektedir.

KAYNAKLAR

1. Temurlenk, Ö.,Türk Biniciliği, Öğün Kitapevi,s:1,Ankara, 2000.

2. Temurlenk,Ö.,Binici Temel Eğitimi, Öğün Kitapevi,s:23, Ankara,1996

3. Taton,F.A.,Binicilik Notları, Matbaacılık ve Neşriyat T.A.Ş., s:9, İstanbul,1935

4. Muzeler,W.,Binicilik Geliştirilmiş Kısım,Çeviren:Sadullah Ayaşlı, Der.:Saim Polatkan,Türkiye Jokey Kulübü,s:3-5, İstanbul,1973

5. Licart,J.,Chambry,P.,Equitation İmagee, Lavauzelle Sport,s :24, Paris,1990

6. Klimke,R.,Cavaletti, The Lyons Press,s:14,2000

7. Temurlenk,Ö.,Binici Engel Atlama Eğitimi, Öğün Kitapevi, s:145, Ankara, 1996

8. Paalman,A.,Trainin Showjumpers, Çeviren:Yavuz Türkgenci, Allen.J.A. and Company,s:318, 1984

9. Galloux, P.,L’integration Dans le Cadre Noir, L’equitation,17,s:7, 1999

10. Temurlenk,Ö.,Binici ve At İleri Eğitimi, Öğün Kitapevi,s:9, Ankara,1996

11. Steinkraus, W.,The Aids, Equestrian Courses Associates,s:22, Florida, 1975

12. Türkgenci, Y., Daha İyi Biniş, Türk Binicilik Spor Vakfı Eğt.Yay. No:3, s:54, Ankara, 2000

13. Bayley,L.,Davi,C.,The Less Than Perfect Rider, Howell Book House, s:20, 1994

14. Emiroğlu,K.,Yüksel,A.,Yoldaşımız At,Yapı Kredi Yayınları,s:28, İstanbul,2003

15. Endrody,A.L.D.,Give Your Horse A Chance,Çeviren:Yavuz Türkgenci, Barnes-Noble Sales,s:75,Trafalger Square,1986

16. Kaçka, F.,Binicilik Sporunda Temel Eğitim, Eko Matbaası, s:37, İstanbul, 1971

17. Karl, P., Une Certaine Idee Du Dressage, Cerpin Leblond,s:43,1999

18. Temurlenk,Ö.,At Bakım ve Donatım,ÖğünKitapevi,s:50, Ankara,1996

19. D’Orgeix,J.,Equitation-Une Methode Française D’instruction, Editions Robert Laffant,S.S.,s:129, 1977

20. Temurlenk,Ö.,At Engel Atlama Eğitimi,Öğün Kitapevi,s:43, Ankara,1996

21. Temurlenk,Ö.,At Terbiyesi Eğitimi, Öğün Kitapevi,s:172, Ankara,1996

22. Uluslararası Binicilik Federasyonu At Terbiyesi Yarışmaları Yönetmeliği, Çeviren:Ütğm.Atilla Akbıyık, s:18, Ankara, 1997

23. Gaborieau,R.,Laurioux,A.,Le Cadre Noir de Saumur,s:14, 1996

24. Mellin, J., Ride A Horse, Sterling Publishing Co., s:69, New York, 1972

25. Uluslararası Binicilik Federasyonu Engel Atlama Yarışmaları Yönetmeliği,Çeviren:Ütğm.A.Fuat Ünver, s:196,Ankara, 1994

BİNİCİLİK DERSLERİ

NE GİYMELİ? : Başlangıç olarak dar ve elastik binici pantolonu, çizme veya bot ile yarım chaps idealdir. Güvenliğiniz için tog takmanız şarttır. Yardımcı malzemeler olarak mahmuz, kamçı ve eldiven kullanılır.

UYGUN AT : Acemi bir binici için en uygun at sakin, iyi eğitimli, itaatkar ve istikrarlı olandır. Bunun için genellikle yaşı ilerlemiş atlar tercih edilir.

İLK DERS : Ata binmeden önce eğitmeniniz ata nasıl yaklaşılacağı, atın malzemelerinin neler olduğu konularında açıklama yapmalıdır.

ATA YAKLAŞMA : Ata ani hareketler yapmadan yavaşça yaklaşılır. Çifte atabileceği düşüncesiyle atın arkasından geçilmez ve her zaman sol tarafta durulur.

TEMEL AT MALZEMELERİ : Eyer, başlık, kantarma, dizgin, göğüslük, keçe, üzengi, kolon, getr ve topukluktur.
Biniciliğin temel tekniklerini ilk binişte öğrenmeniz mümkündür. Bu sürede eğitmeniniz binicilik teknikleri (biniş, iniş, oturuş, adeta, süratli, dörtnal, dönüşler ve duruş) ile ilgili bilgi verir.

ATA BİNİŞ-İNİŞ : Atın sol tarafına geçerek yüzünüz atın arkasına bakacak şekilde eyere yakın durulur. Binici sol ayağını üzengiyi kendisine doğru çevirerek üzengiye geçirir. Dizginleri sol eliyle tutarken elleriyle eyerin her iki yanına tutunarak kendini yukarıya doğru çeker ve atın sırtına oturur. Bir ikinci kişinin yardımıyla da atın sırtına çıkılabilir. Bunun için binici atın sol tarafına geçerek eyere yakın bir şekilde durur. Sol bacağını dizinden kırarak kaldırır ve eyerin her iki tarafından tutunur. Diğer kişi biniciyi bacağından tutarak kaldırır ve binici atın sırtına oturur. Attan inerken de sağ ayak üzengiden çıkartılır ve arkadan geçirilerek sol ayağın yanına getirilir. Sağ elle eyerin arka tarafından tutulur. Sol ayak üzengiden çıkartılarak yavaşça yere inilir.

İDEAL OTURUŞ : Eyerin en çukur yerine oturulur.Ağırlık kalça üzerinde geri verilerek derin bir oturuş sağlanır. Bel çukurlaştırılarak dik durulur. Binicinin omuz, kalça ve topukları aynı hizada olmalıdır. Bu esnada ayak burunları ve dizler de aynı hizadadır.Üzengi üzerine ağırlık verilerek topuklar aşağıya doğru basılır. Baldırlar kolon hizasında olmalıdır. Dizler kapalı tutulur. Ayak burunları karşıya bakmalıdır.Yumruklar birbirine paralel ve baş parmak yukarıda olacak şekilde dik tutulur. Eller eyerin ön kısmından yaklaşık bir karış yukarıda olmalıdır. Dizgin teması, dizginlerin kantarma aracılığıyla atın ağzına bağlı olduğu düşünülerek gergin fakat yumuşak olmalıdır.

YARDIMLAR : At üzerinde binici at ile olan iletişimini baldırlar, eller, oturuş ve ses ile sağlar. Bunlara yardım denir. Baldırlarla verilen komutlara baldır yardımı, ellerle verilen komutlara dizgin yardımı, oturuşla verilen komutlara ağırlık yardımı ve ses ile verilen komutlara da ses yardımı denir. Ayrıca mahmuz ve kamçı da yardımlara ek olarak kullanılır.

Ata binmek yüksek performanslı bir spor araba kullanmaya benzer. Güç ve kontrolü aynı anda hissedersiniz. Atın gücü binicinin kontrolü ile yönlendirilir. At, arabanın gaz pedalına basıldığında ileri gitmesi gibi baldırlar sıkıldığında ileri gitmelidir.

Benzer şekilde frene basıldığında arabanın hız kesmesi ve durması gibi dizginlerin çekilmesi ile at da yavaşlamalı ve durmalıdır.

DERS 1

Acemi binicinin ilk öğrenmesi gereken baldır yardımıdır. Baldırlar atın ileri yürümesini sağlarken dizginler atı doğru tarafa yönlendirir. Baldırlar atı sürerken dizgin teması gergin olmalı, dirsek ve kollar esnek tutularak atın baş ve boyun hareketlerine uyum sağlanmalıdır.

LONJ : İlk binicilik derslerinde binici doğru oturuş, denge, dizgin-baldır ve ağırlık yardımlarını öğrenene kadar; yani gerek atın kontrolünü gerekse at üzerindeki pozisyonunu sağlayana kadar lonj yapılır. Lonjun faydası atın kontrolünün eğitmende olması nedeniyle binicinin kendi pozisyonuna ve hareketlerine tamamen konsantre olmasını sağlamasıdır.

Lonjda ilk olarak binicinin at üzerinde dengesini koruyarak rahat hareket etmesini sağlamak üzere biniciye adetada değişik jimnastik hareketleri yaptırılır. Daha sonra süratliye geçilir.

Süratli 2 aşamadan oluşur. Hafif süratlide binici atın bir çapraz adımında otururken diğer çapraz adımında ayağa kalkar.(Atın Dıştaki Ön ayak bastığında otur) Oturuş - kalkışlar atın adımları ile uyumlu bir tempoda ve kontrollü olmalıdır. Eyerden kalkış binicinin ağırlığını oturuşundan bacaklarına vermesi ile sağlanır. Binici at üzerinde üzengilerden destek almadan ve eyere tutunmadan doğru tempoda oturuş – kalkış dengesini sağlayana kadar lonj çalışmasına devam edilmelidir.

Hafif süratlide denge sağlandıktan sonra adi süratliye geçilir. Adi süratlide binici ağırlığını eyere verir. Belini esnek tutarak, atın yürüyüşlerine uyum sağlar. Adi süratlide atın hareketlerini absorbe edecek bir duruş ve denge sağlandıktan sonra dörtnala geçilir.

Dörtnalda binici ağırlığını üzengilere basarak bacaklara verirken belinden itibaren kalçasını salıncakta sallanırcasına geriden ileriye doğru hareket ettirir. Böylece atın hareketleri ile uyum sağlanır. Dörtnalda kalça eyerden kalkmamalı veya eyere sert darbeler yapmamalıdır.

AT ALIMI

At alımı zevkli bir mücadeledir. Karar vermeden önce alıcının gerçek isteğinin ne olduğu hakkında bir fikri olması gerekir. (Özellikle yaş ve ağırlık, ve atın cinsi) kişilerin at alımındaki en büyük endişeleri atın binici için doğru at olup olmadığı ve binicinin amaçlarına uygun bir at olup olmadığıdır. Bu da binicinin ağırlığı, gücü, biniş kabiliyeti, maddi durumu, zamanı ve at bakımı hakkındaki yeteneği ile doğrudan ilişkilidir. Bir atı almak için anlaşmaya varmadan önce hassas bir veteriner kontrolünden geçirmek çok önemlidir. Uygun atı bulmak çok zaman gerektirir ve sıkıntılı bir iştir.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER !!!
At sahibi olmak hafife alınacak bir şey değildir. Sıkı çalışma, zaman ve maddi imkan gerektirir.

AT SAHİBİ OLABİLİR MİYİM?
At sahibi olmak dikkatle ve iyi düşünerek alınması gereken bir karardır; zaman ve maddi imkan gerektirir. Bir at almanın maliyeti onun bakım maliyetinin(yem, ahır, nal, veteriner masrafları vs.vs.) yanında oldukça azdır. Bir at almadan önce atın bakım masraflarını ve ona ne kadar zaman ayırabileceğinizi hesaplamalısınız. Eğer paranız ve daha da önemlisi zamanınız sınırlıysa at binmek istediğinizde binicilik kluplerinden birinde at kiralamanız sizin için daha çok tercih edilen bir seçenek olabilir.
Ödünç olarak alınan bir atın da masrafı benzer olacaktır bunun yanında özellikle sakatlanma gibi durumlarda sizin için sorun olacaktır. Bunu da göz önünde bulundurarak öncelikle yazılı bir sözleşmenin uygulanması tavsiye edilir. Belirli masraflardan(sakatlanma veya hastalık durumlarındaki veteriner masrafları vs.) kimin sorumlu olacağı ve atın nasıl, hangi koşullarla geri verileceği bu sözleşmede kararlaştırılmalıdır.
Malzemelerin ise ayrı bir maliyeti vardır. İkinci-el alınabilseler de iyi durumdaki ikinci-el malzemelerin fiyatı da en az yenileri kadardır.

ATI ALDIĞIM ZAMAN İHTİYACIM OLACAK MALZEMELERİN MINIMUMU NELERDİR?
Bir binek atı için gerekli malzemeler yular, ana tımar malzemeleri( maya demiri, yele fırçası, vücut fırçası, kaşağı) beslenme malzemeleri( yemlik, suluk), başlık, kantarma, eyer, kolon, üzengi demiri ve kayışı, getr ve topukluktur.

Binici için ise biniş kıyafetlerinin (pantolon, tog, çizme veya bot ve chaps) yanısıra yardımcı malzemeler ( mahmuz, kamçı) gereklidir.

YARARLI DİĞER MALZEMELER NELERDİR?
Diğer ek malzemeler atın türüne, kullanım amacına ve durduğu yere bağlıdır. Eğer at ince derili ise( ör: Arap atı, Thoroughbred veya bu türlerin kırmaları) ve açık alanda bakılıyorsa kalın bir blanket(örtü) şarttır. Taşıma örtüleri, atın bir uyerden bir yere götürüldüğü durumlarda koruma için önemlidir. Ahır örtüleri ise atı sıcak tutmak veya ağır çalıştığı günlerde korumak için kullanılır. Ek tımar malzemeleri arasında yele ve kuyruk tarağı, tırnak yağı fırçası, havlu yer alır. Ekstra at kıyafetleri ise blanketler, koruyucu botlardır. Ayrıca lonj için lonj ipi ve kamçısı gerekir. Ahırlarda bir yangın söndürücünün bulunması da şarttır.

KISRAK, AYGIR VEYA İĞDİŞ AT SEÇİMİ NEYE DAYANIR?
İğdiş bir atın bir kısrağa tercih edilmesi tartışmalı bir konudur. Bu konuda değişik düşünceler vardır. Eğer bir at en az 2 yaşına kadar kastra edilmemişse bir kısrağa göre daha güçlü olabilir. Kas yapısı daha gelişmiştir. Bazı kişiler kısrakların talep dönemleri olduğundan binişte daha az güvenilir olduğunu düşünür. Çoğu kısrak çok az sorun yaratır ve kısrakların daha çok sorumluluk sahibi olduğu konusundaki görüşler ortaktır. Eğer iğdiş bir at kronik olarak sakatlanırsa veya biniş için uygun değilse onun kullanım alanı bitmiştir. Ancak kısraklar böyle bir durumda damızlık olarak kullanılabilir. Aygırlar veya genç atlar profesyonel ellerde yetiştirilmelidirler. Tecrübesiz kişiler için tavsiye edilmezler.

ARAYACAĞIM AT NE CİNS OLMALI?
Binek atlarının çoğu (engel atlama, dresaj, konkurkomple... ne atı olursa olsun) melez atlardır. Genellikle melez bir kısrak ile safkan bir aygırın birleşmesiyle oluşmuşlardır. Thoroughbredler ve kırmaları,hızları ve performansları için üretilir. Kemik yapıları incedir ve ince derilidirler dolayısıyla kış boyunca iyi bakım gerektirirler. Hanoverianlar gibi daha iri cinsler ise daha geniş ve kalın kemik yapıları olan ekstra ağırlık taşıyabilecek veya müsabaka koşabilecek güçlü atlardır. At türleri hakkında detaylı bilgi için sitemizin “At Cinsleri” bölümünü ziyaret ediniz.

BENİM AĞIRLIĞIMI TAŞIYABİLECEK ATIN EBATLARI NE OLMALIDIR?
Bir atın ağırlığı genel olarak büyüklüğüne bağlıdır ancak atın kemik yapısı da göz önünde bulundurulur. Kalın kemikli, iri yapılı ancak kısa bacaklı bir at bir bayanın ortalama ağırlığından fazlasını taşıyabilir. Çocuklar için uygun büyüklükte olan ponyler şu şekilde saptanabilir: 12,2 el uzunluğunda bir pony 12 yaş ve altındaki çocukları, 12,2-13,2 el arasındaki bir pony 12-14 yaş çocukları, 13,2-14,2 el arasındaki bir pony de 16 yaşına kadar olan çocukları rahatça taşıyabilir. 14,2 elden uzun bir at ise daha büyük biniciler için uygundur. Yetişkin binicilerde ise ortalama bir bayan için 15,2, erkek biniciler için ise 16 el ve daha uzun atlar uygundur. Geleneksel olarak atların kemik yapılarını ön dizin hemen altındaki kemiğin çapını ölçerek incelerler. 21,6cm. Ve daha fazla çıkan atların iyi bir kemik yapısı vardır. Bu ölçüm benzer ağırlıktaki atları karşılaştırmak için yararlıdır.

BİR ATIN UZUNLUĞUNU NASIL ÖLÇERSİNİZ VE BU ÖNEMLİ MİDİR?
Metrik oalrak atlar “el” birimiyle ölçülür. 1 el 10cm.dir. Atın boyu cidagonun en yüksek noktasından yere kadar ölçülür. Bu ölçüm için özel bir sopa kullanılır. Bu sopanın bir su terazisi olan yatay bir kolu vardır. Bu kol cidago hizasına getirilerek uzunluk ölçülür. Kusursuz bir ölçüm için bazı şartlar yerine getirilmelidir: at düzgün, hareketsiz durmalı, 4 ayak da kare şeklinde olmalıve baş aşağıda durmalıdır. Ölçüm aleti omuz ile ön ayakların arkasında tutulur ve cidagodaki uzunluk okunur.
Bazı müsabakalara girmek( özellikle showing ve pony engel atlama müsabakaları) atın uzunluğuna bağlıdır ve 12mm. lik bir fark atın müsabakaya girip giremeyeceğini belirler.(örneğin 14,2 el ve altı )

AT ALIMINDA AT İÇİN EN UYGUN YAŞ NEDİR?
Her ne kadar bir atın aktif hayatı 20-30 sene olsa da hayatının en iyi dönemi 5-10 yaş arasıdır. Daha yaşlı atlar daha sakin, iyi eğitimli ve kontrolü daha kolaydır. 5 yaşın altındaki atlar eğitimsiz olurlar ve tecrübeli biniş gerektirirler dolayısıyla başlangıç seviyesindeki biniciler İçin uygun değildirler. Dürüst olmayan bazı satıcılar atın yaşını olduğundan farklı söyleyebilirler. Ancak atın yaşını dişlerine bakarak öğrenebiliriz. Bununla beraber tecrübesiz biniciler için bu kolay değildir ve at araştırırken yanlarına deneyimli bir kişiyi almaları yararlı olur.

AT ALIRKEN ÖNERİLER YARARLI MIDIR?
Ata alıcı gözüyle bakarken onun görünüşüne, aksiyonlarına, kapasitesine, bir amaç için uygunluğuna bakılır. Bu da tecrübesiz bir kişinin değil bir uzmanın anlayabileceği bir şeydir. Satılan bir ata bakmak için yanınızda bir uzmana ait bir çift daha gözün olması çok önemlidir. Karar vermeden önce alıcının atı önceden görmüş kişilerle fikir alış verişi yapmak da yararlıdır.

SATILIK BİR ATIN NELERİNE BAKMALIYIM?
Atın sizin amacınıza uygun yaş, ebat, ve cinste olup olmadığını, görünüşünü, aksiyonlarını ve sorun çıkartabilecek bozukluklarını değerlendirin. Halihazırdaki veya geçmişte olmuş sakatlık veya hastalık izleri dikkate alınmalıdır. Ata öncelikle kendi binicisinin binmesi sizin atı yerden izlemeniz için yararlıdır. Daha sonra atı kendiniz deneyin. Sonuç olarak atın huyunu, binişte ve yedekteki davaranışlarını değerlendirin.

GENEL BİR DEĞERLENDİRME NASIL YAPABİLİRİM?
Atın görünümüne( biçimi ve yapısı) bakarak onun fiziksel özelliklerinin ve orantılarının bir değerlendirmesini yapabilirsiniz. Değişik cinsteki atların değişik fiziksel özellikleri vardır. Atın görüntüsü hakkında bir değerlendirme yaparken onun vücudunun belirli kısımlarının büyüklüğüne ve şekline, vücut orantılarına bakılır. Ancak bundan sonra o atın türüne göre uygun özellikler taşıyıp taşımadığına karar verebilirsiniz. Atın belirli bölgelerine dokunarak da hastalık veya sakatlık olup olmadığını anlayabilirsiniz.

HANGİ FİZİKSEL ÖZELLİKLERE DİKKAT ETMELİYİM?
Baş çok önemlidir . Çoğu kişi atın huyunu ve zekasını başına bakarak anlayabilir. Gözler parlak ve büyük olmalı ve başın her iki yanında doğru yerde olmalıdır. Arası dar olan küçük gözler genellikle kötü mizaçlı bir atın göstergesidir. Zarif bir baş iyi cins ve iyi huylu bir at izlenimi verir. Baş profilden bakıldığında düz olmalıdır. Atın ilgili olup olmadığı kulaklarından anlaşılır. (dik ve alarmda olmalıdır. Geri yatırılmış kulaklar kötü huy belirtisidir.)
Boyun vücudun geri kalanıyla orantılı olmalıdır. Kısa ve kalın boyunlu bir at güçlü ele sahip bir binici ister ve zor bir at olabilir çünkü eyer önünde çok az bir yer vardır. Uzun boyun ise güçsüz olur ve güzel bir baş-boyun duruşu sağlamak zordur. Gırtlak problemleri uzun boyunlu geniş atlarda daha yaygındır. Boyun hafif eğimli olmalıdır ve omuzlardan net bir şekilde ayırt edilebilmelidir. Düz bir boyun çalışmayla geliştirilebilir ancak; içbükey bir boyun hep güçsüzdür. Eğer içbükeylik boynun daha alt kısmındaysa bu atın başını yukarıda tutmasına ve bu da rahatsız binişe neden olur.
Cidagoyu şekillendiren sırt omurları geniş ve çıkıntılı olmalıdır. Ayrıca atın sırtı boyunca uzanmalıdır böylece uzun ve eğimli omuzlarla ilişkili olabilir. Eğimli omuz idealdir ve atın uzun, geniş fuleler atmasını sağlar. Bu da atı binişi rahat yapar ve hem düz koşuda hem de atlamada aranan bir özelliktir. Dik omuzlar kısa fulelere, sarsıcı aksiyonlara ve rahatsız bir binişe neden olur. Bununla beraber omuzlar yüksek çekiş gücüyle bağlantılıdır ve dik omuzlu atlar genellikle atlı arabalarda kullanılır. Göğüs kafesinin derinliği ve genişliği de önemlidir çünkü; burası kalp ve akciğerler için yeterli yer sağlamalıdır.

İDEAL SIRT YAPISI NASIL OLMALIDIR?
Sırt yukarı veya aşağı kıvrımlı değil düz olmalıdır. Kısa, kaslı, geniş, derin bel hem düzkoşuda hem de atlamada tercih edilir. Uzun bir sırt güçsüz olur. Sağrının yan tarafının açısı( pelvisin omur ile birleştiği yerin açısı) arka ayaklar tarafında üretilen gücü etkiler. Örneğin düzkoşularda sprinterlerin daha yukarı çıkık sağrıları vardır. İyi atlama atlarında sağrı şişkin, yuvarlak, kaslı ve geniş olmalıdır.

ZAYIF BACAK YAPISI OLAN ATLARDA HANGİ PROBLEMLER OLUŞABİLİR?
Bacak yapısı oldukça önemlidir. Atın aksiyonlarına çok önemli etkisi vardır ve sakatlıklar daha sık görülür. Ön bacaklarda diz düz olmalıdır. Eğer diz önde doğru duruyorsa etkisi çok büyük olmamakla beraber sorun çıkartabilir. Eğer diz geride duruyorsa bu tendonlara fazladan baskı uygular ve ciddi bir kusurdur.
Önden bakıldığında ön bacaklar omuzdan dizin orta noktasına ordan da inciğe kadar düz bir çizgide olmalıdır. Bu çizgiden sapmalar bacağın değişik kısımlarına fazladan baskı yapar ve ayak üzerindeki ağırlık dağılımını bozar. Dizler bu hattın dışında veya içinde kalabilir ve bu da diz eklemlerine olan baskıyı arttırır. Atın tırnakları içe veya dışa doğru dönük olabilir. İçe dönük olma durumu dışa dönük olma durumundan daha kötüdür.
Dar göğüslü atlarda ayaklar normalden daha geniştir. (Omuzlardan aşağı inen hattın dışında kalır) bu da yine fazla baskıya ve kireçlenmeye neden olabilir.

İDEAL BACAK YAPISI NASIL OLMALIDIR?
Ata arkadan bakıldığında sağrıdan bilek ortasına oradan da bilek eklemine ve tırnaklara doğru olan bir çizgi düşünün. Yandan bakıldığında ise yine sağrıdan hock noktasına ordan da cannon kemiğinden aşağı düz bir çizgi düşünün . Bu ideal yapıda at bulmak zordur. Arka bacak kusurları daha yaygındır ancak ön bacaklarda görülen kusurlardan daha az etkilidir. Hock (arka ayak dirseği) çok önemli bir eklemdir ve vücutta en çok çalışan yerlerden biridir. Arka bacaklardaki sarsıntının büyük kısmını absorbe eder. Arka bacak çok fazla düz olmamalıdır. Aksi takdirde atın çok sarsan, rahatsız bir binişi olur. Aşırı eğimli veya açılı hock’lar güçsüzdür ve eklemin arka tarafına çok fazla baskı gelmesine neden olur. Ön bacaklarda olduğu gibi arka bacakların üst kısmının çok kaslı olması da tırnakların normalden daha kapalı, hock’ların ise daha geniş olmasını sağlar. Bu da bacağın dış tarafına çok baskı binmesine neden olur. Tam tersi bir durumda ise ayaklar daha açık, hock’lar daha dar olur ve bu da bacağın iç tarafına özellikle de hock eklemine fazla baskı binmesini sağlar ki bu da kemik hastalıklarının ana nedenidir.

AYAK YAPISINI NASIL DEĞERLENDİREBİLİRİM?
Ayak yapısı da oldukça önemlidir. Ön ve arka ayaklar simetrik olmalıdır. Sağ ile sol ayak arasında bir fark varsa bunun üzerinde kuşkuyla durulmalıdır. Tırnaklar tam karşıya bakmalıdır. İçe veya dışa sapmalar atın aksiyonlarını etkiler. Dışa dönük tırnaklar sakatlanmalara neden olabilir ve koruyucu bot kullanımı gerektirir ve içe dönük olma durumundan daha ciddidir. İçe dönük tırnaklar ise bilek eklemlerine daha fazla baskı olmasını sağlar. Yandan bakıldığında tırnağın ön kısmı incik ile paralel doğrultuda olmalıdır. Benzer şekilde topuk da tırnağın ön duvarı ile paralel olmalıdır. Bu tırnak-incik ekseni oldukça önemlidir çünkü; hareket sırasında tırnağın havalanmasını etkiler. Eğimli veya yukarı doğru olan bir eksen ciddi değişikliklere neden olur. Ancak çoğu durumda bu kusuru örtebilecek törpüleme ile bu duruma çözüm bulunabilir. Aşırı uzun tırnaklar ve kısa topuklar navikuler ve tendon sakatlanmaların temel nedenidir. Dik tırnak yapısı ağırlık taşıyan yüzeyi küçültür, sarsıntının etkilerini arttırır ve bu hayvanlar ağır işlerde çalışamazlar. Arka ayağın normal açısı ön ayağa göre biraz daha büyüktür.(yandan bakıldığında yer ile 50°lik bir açı yapar.)
Tırnak duvarı düzgün, pürüzsüz ve çatlaksız olmalıdır.

BİR ATIN AKSİYONLARI NE KADAR ÖNEMLİDİR?
Atın aksiyonları önemlidir. Atın ne kadar iyi performans gösterebileceğini ve binişinin ne kadar rahat olduğunu gösterir. Özellikle dresaj'da güzel bir aksiyon ilk ve en önemli gerekliliktir. Her durumda güzel, düzgün, serbest aksiyonlar rahat bir biniş getirir. Kısa ve düzensiz aksiyonlar(atın bacaklarını düzgün uzatmadığı durum) binici için rahatsızdır. Atın aksiyonları onun görünümüne bağlıdır. Geçirilmiş sakatlık veya hastalıklar da bunu etkiler. Atın hareketleri hakkında bir karara varmak için önce onu yürürken izleyin: önden, yandan ve arkadan

ATIN YÜRÜYÜŞLERİNDE NELERE BAKMALIYIM?
Süratli, aksiyonu değerlendirmede çok önemlidir. Sakatlıkların çoğu süratlide belli olur. Her ne kadar fiziksel kusurlar at dururken belirlense de bunların bazıları atın yürüyüşlerinde anormalliklere neden olur. Bu da en iyi yürüyüşü tam önden veya arkadan izleyerek belli olur. Atın ayağının dairesel hareketlerle öne-içe, öne-dışa gitmesi tırnağın içe baktığı yapısal kusurla bağlantılıdır. Ayağın diğerine göre yere çapraz ve içe doğru basması tırnağın dışa dönük olduğu yapısal bozukluğu gösterir ve tökezlemelere neden olur. Bir at düz adımlarla yürümelidir. Yürüyüşlerde sallanma ve bükülmeler eklemlerde fazla baskıya neden olur.
Atın aksiyonları yandan izlendiğinde ayak yerden düzgün kalkmalı ve yarı dairesel bir yay şeklinde havalanmalıdır. Ayağın yerden az kaldırılıp kısa atılması kısa fulelere ve tökezlemelere neden olur. Eklemler, özellikle dizler serbest hareket etmelidir. Ancak dizlerde aşırı hareketlilik istenmez. Arka ayak her adımda düz olarak vücudun altına doğru atılmalıdır. Bu iyi bir ileri itiş gücü sağladığından önemlidir. Sağ ve sol yanda dörtnal hareketleri de incelenmelidir. Bu atın ayaklarını nasıl kullandığını gösterir. Dairede çalışmak da atın sırtını nasıl kullandığı konusunda bilgi verir. Küçük bir dairede lonj yapmak da atın sırtının esnekliği hakkında fikir verir. Ayrıca atın adeta, süratli ve dörtnal yürüyüşlerini doğru yapıp yapmadığına da dikkat edin.

DOĞRU ATI BULMAK
Sizin isteklerinize uygun bir at bulmak en az sağlıklı bir at bulmak kadar önemlidir.

HASTALIK VEYA SAKATLIK İZLERİ ARAMALI MIYIM?
Eğer ne aradığınızı biliyorsanız elinizi atın bacak ve tırnaklarında gezdirin. Ne hissettiğinizi bilmiyorsanız yapacağınız hareketler satıcı tarafından anlaşılacaktır. Sorunları belirlemek ve işaretleri değerlendirmek bir veterinerin işidir ve ona bırakılmalıdır. Bir veteriner benzer sorunlarla her gün karşılaşır ve doğal olarak değerlendirme yapmak ona bırakılmalıdır.
Bir eli ön bacaklardaki tendonlardan aşağı doğru kaydırarak sıcaklık veya burkulma nedeniyle oluşmuş olabilecek bir şişlik olup olmadığına bakılır. Ön bilek eklemleri sakatlıkların veya kireçlenmenin oluştuğu yerlerdir ve buralar da sıcaklık, bastırıldığında ağrı veya şiş bakımından kontrol edilmelidir. (Hock) eklemindeki şişlik veya yuvarlaklıklar varsa bunların üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. 4 ayak da incelenmeli ve tırnak yapısının yanında nalın doğru çakılıp çakılmadığı da kontrol edilmelidir.

ATIN UYGUNLUĞU
Karar vermeden önce atı ne amaçla almak istediğiniz ve o at türünün bu amaca uygunluğu konusunda gerçekçi bir fikriniz olmalıdır. Atın görünümü, aksiyonları ve huyunu beğendiğinizi ve atı sevdiğinizi düşünüyorsanız kendinize bu atın gerçekten uygun olup olmadığını sorun.
Kafanızdaki hedeflerinize bağlı kalın ve gerçekten istediğiniz için biraz daha fazla masraf yapmayı, uygun olmayan bir alışveriş yapmaya tercih edin.
Eğer keyifle binmek için bir at aramaya gitmişseniz bir yarış atıyla dönmeyin.

SATICIYA SORMAM GEREKEN SORULAR NELERDİR?
Satılık at aradığınızda atın huy ve davranışlarını tam olarak belirleyemeyebilirsiniz. Satıcıya her zaman birkaç soru sormalısınız. Örneğin atın vana bindirilip indirirken, nal çakımında, bağlıyken sakin olup olmadığını sorabilirsiniz. Cinsi, yaşı ve boyunu öğrenin. Ayrıca aşılarının yapılıp yapılmadığı ve eğer yapıldıysa hangi aşıların ne zaman yapıldığını ve belgesinin olup olmadığını sormak da yararlıdır. Bunlara ek olarak atın beslenme şeklini de öğrenmelisiniz ki yeni evine geldiğinde ani değişiklikler yapılmasın.

ATIN MALZEME VE NALLARINDAN NELER ANLAŞILABİLİR?
Atın o zamanki sahibinin atta kullandığı malzemelere de ayrıca dikkat edin. Mesela atın basit, yumuşak bir kantarmayla mı binildiği –basit kantarma kullanılmıyorsa bunun nedeni- ; atı kontrol için ek malzemelerin kullanılıp kullanılmadığı –kullanılıyorsa nedeni-; göğüslüğün veya eyer pedinin kullanılıp kullanılmadığı önemlidir. Ayrıca atın nallarını da inceleyin. Eşit mi çakıldığı, normal nalların mı kullanıldığına bakın. Ön ayaklarda kullanılan nalların topuk kısmında ek parça olması naviküler bir hastalığın belirtisi olabilir. Arka ayakta aynı şeyin bulunması ise atın arka ayağını iyi kaldırmadığı anlamına gelir ki bunun nedeni de eklemindeki bir sorun olabilir. Özel nallar yürüyüşteki bazı kusurların düzeltildiği anlamına gelir ve dikkatle incelenmelidir. 3-çeyrek nallar ayağın sürülmesi durumunda, yuvarlatılmış arka nallar arka ayağın öne yetiştirilmesi durumunda kullanılır. Çok büyük ve geniş nallar ise genellikle kronik Founder’ı olan atlarda görülür. Bu durumdaki sıkıntılı atların nallarının topuk kısmında dolgu bulunur. Ayrıca koruyucu tırnak-pedleri kullanılıyorsa bu da dikkatle göz önüne alınmalıdır.

BAŞKA NELERE DİKKAT ETMELİYİM?
Atı size gösteren kişinin performansından fazla etkilenmeyin. At binicisinin iyi tanıdığı ve koşullara alışkın olduğu için iyi bir performans gösterebilir. Ayrıca binici atın zayıf olduğu noktaları, yapmayı istemediği çalışmaları göstermeyecektir. Ata siz bindiğinizde diğer binicinin yaptıklarını tekrarlamamaya çalışın, değişik şeyler yapın. Ata ahırın önünde binin ve gitmeye hevesli olup olmadığına bakın. Atın yemine de dikkat etmelisiniz. Canlı, sakin olmayan bir at kuru ot ve su ile beslenirse sakinleşir. Onun gerçek halini ona yem verdiğinizde görürsünüz. Benzer şekilde siz oraya gitmeden hemen önce ata binildiyse bunun atı sakinleştirmek için,veya ısıtarak bir sorunun kapatılması için yapılıp yapılmadığını kendinize sorun. En iyisi atı ahırda malzemeler takılmadan ve binilmeden görmektir. Ot ve samandaki toza karşı alerjisinin olması akciğer sorunlarına neden olabilir.
Eğer atın böyle bir sorunu varsa özel yataklık ve yem kullanılır ve atta ciddi nefes alma sorunları ve öksürme görülür. Bu tür bir sorun otlakta görülmez. Eğer at sağlıklı görünüyorsa ahıra girdiğinde sert ve kuru kuru öksürüyorsa bu önemli bir sorun olabilir.

VETERİNER KONTROLÜ
Kendi veterineriniz atın hasta veya sakat olup olmadığını belirleyecek en iyi kişidir. Kontrolden sonra attaki kusurları belirleyecek ve ileride önemli sorun çıkartıp çıkartmayacaklarını size anlatacaktır.

VETERİNER KONTROLÜ NELERİ GEREKTİRİR?
Veteriner kontrolü satıcı tarafından değil alıcı tarafından yaptırılır. At belirli amaca uygunluğu bakımından incelenir. Dolayısıyla veterinerinize alım amacınızı ve beklentilerinizi anlatmanız önemlidir. Ayrıca atta sizi kuşkulandıran başka taraflar varsa onu da anlatmalısınız. Standard bir kontrol yapılır. Ücret harcanan zamana göre belirlenir. Veterineriniz masraflar hakkında da size önceden bilgi vermelidir.
At önce ahırda incelenir. Hayvanın her yeri dikkatlice incelenir ve anormallikler dikkatle kaydedilir. Kalp ve akciğer önce ahırda dinlenme esnasında Daha sonra at dışarı çıkartılır ve görünümü incelenir. Yedekte adeta ve süratlideki aksiyonlarına bakılır, sonra binişte dörtnalına bakılır. Çalışma sırasında kalp ve akciğerler tekrar dinlenir. Eğer at atlama için kullanılacaksa çalışmada atlama da yapılabilir. En sonunda da at ahıra götürülür ve 15dk. Dinlendirilir. Bu sırada görme ve işitme duyuları kontrol edilir. Daha sonra tekrar yedekte süratli yaptırılır ve çalışmada sakatlık veya burkulma olmadığına dair son bir inceleme yapılır.
Atı belirlemek için bir sertifika düzenlenir. Burada tüm anormallikler, fiziksel kusurlar ve önemi hakkındaki görüşler belirtilir. Son unda da veteriner atın belirlenen amaca uygunluğu konusunda kendi fikrini söyler.
Genellikle veteriner kontrolünden sonra atın sağlığı ve uygunluğu konusunda hala şüpheler kalır. Nihai kararı vermeden önce ekstra incelemeler gerekebilir. Bu incelemeler röntgen, elektrokardiyografi, bronşların endoskopisi gerekebilir. Değerli atlarda eklemlerin ve tırnakların röntgenlerinin çekilmesi önemlidir.
Tekrarlamak istiyorum ki bir atta görülmüş olabilecek sakatlık ve hastalıkları, kusurları en iyi bir veteriner saptar ve ileride doğabilecek sorunlar konusunda ufak işaretlerden fikir edinebilir. At almadan önce veteriner kontrolü için ödeyeceğiniz ücret sizi daha sonra oluşabilecek bir çok sorundan kurtaracaktır